Görsel: matissera.deviantart.com
Bazen boylu boyunca yerde yatıp, tavana bakmak çok şey olabiliyor. Hava müsaitse, dışarda yatmak ya da. Böylesine basit ve sıradan bir eylem karşısında, her geçen şaşkınlığa uğrayıp; "ne yapıyorsun sen burda" sorusunu ekseriyetle yüksek sesle, bazen de içten soruyor. Alt tarafı yatıyorsunuz, nefes aldığınız için göğüs kafesiniz alçalıp iniyor, tavan ya da gökyüzüne, olmadı sağa sola bakınıp, kimi zaman dokunuyorsunuz. Dünyanın en sıradan işlerinden biri. Ne tuhaf. Ölmeye şaşırmayan adam, yaşamayı garipsiyor. Polis ölen işçiyi, direnişçilere vermiyor. Bir direniş ölüsüyle, yaşamı sindirip, ezmeye çalışıyor. Ve yerde öylece nefes alarak yatana şaşırıyor.
3 comments:
görüntülerin en guzeli ağaçların altında sırt üstü yatarken dallar ve yapraklar arasındaki boşluktan görünen gökyüzü parçasıdır.
bu eskilerin yıldızları bir çukurdan seyredek incelemesine denk düşen bir tecrübe galiba.
ya da ben öyle sanıyorum.
hani ölüm bir seçim haline gelince -ki buradaki örneğimizde bu seçimi yapan güya direnişçimiz- vahvahların yerini oh olsunlar alıyor, ne işi varmış eve gidip çekirdek çitleyip tv izleseymiş, ölmeye zaten meraklıymış gibi kusmuğumsu düşünceler çoğunluğun doğruları olmuş vaziyette. ki kendileri yaşasalar, belki insanlıktan da nasiplerini alabilecekler. farkındalıkları öylesine az ki ölü gezdiklerinin bile farkında değiller.
merhaba, blogun ve yazıların çok güzel, ayrıca fotoğrafımı kaynak göstererek kullandığın için de çok teşekkürler ^_^
Post a Comment