Yine ordan burdan

Friday, March 30, 2007 | |

İnsan finaller gelsin diye dört gözle bekler mi? Ben bekler haldeyim. Geçen gün ispanyolca dersimden çıkmıştım ve bir arkadaşımı gördüm amerikali. Hava da dehşet güzeldi. Dedim ki, "I m looking forward to finals."Inanamadı, çok garipmişim gibi baktı yüzüme ve "bunu söylediğini duyduğum ilk kişisin sen" dedi.


Mart sonu ve nisanın tümünden hiç hazzetmiyorum.Adam gibi ya yaz ol ya da kış, germe beni. Son 3 senedir her sene bu dönem ben bir hoş oluyorum. Bir stres, bir uykusuzluk alıp başını gidiyor. Neden? Havalar güzelleşirken benim de modumun yükselmesi gerek halbuki, ama ben öyle görmüyorum.Havalar guzelleşince ders calışmak daha zorlaşıyor benim için. Sürekli Westhampton Green'de iki seksen yatayım istiyorum..Olmuyor tabi. 1)cok iş var koşulacak 2) zaten boyum 2.80 değil, 1.68im ben.. Off off. Hadi artık gelsin finaller!


Burdan yakın bir arkadaşım bana geçen gün birşey söyledi ve beni çok sevindirdi. Gece 12de odama dönüyordum ve yine her zamanki gibi birşeyler konuşuyordum. Gelip bana, "You are one of the weirdest people i have ever met in my life. And surprisingly it is amazingly entertaining." dedi*Ben de ben bunu iltifat olarak anlayanlardanım yalnız, biliyor musun dedim. Biliyormuş.

Zaten normal deseydi üzülürdüm.

Canım sıkkın bu aralar ama geçer.

Can Dündar'in Yüzyılın Aşkları kitabını bitirdim.(Evet hala daha o kadar odev ve ders şikayetim arasında uyku pahasına okuduğum oluyor.) Çok hoşuma gitti. Özellikle Afife Jale&Selahattin Pınar ve Melih Kibar&Çiğdem Talu. Hiç bilmediğim birkaç şey öğrendim, ayıpladım kendimi. Ben mesela Melih Kibar'ın aslında bir kimya mühendisi olduğunu bilmiyordum. Utandım kendimden bilmediğim için. Çiğdem Talu da ingilizce öğretmeniymiş.

Cumartesi günü burada Fransız Film Festivali var, akşama da Ngoma African Dance Show. Bilet almalıyım. Dans la Peau Jacques Chirac'in premierine gidiyor olacağım ben. Bakalım nasıl bir film.

Inanılmaz derecede tatlı isteği var içimde. Bu aralar kendimi yemekten alıkoyamaz durumdayım. Ve anlayamıyorum bir insan bir gün zayıf, sonra şişman, sonra normal, sonra yine zayıf halinde döngülerle ilerleyen bir metabolizmaya nasıl sahip olur. Ya gözlerimde birsey var( ki gözlük takıyorum zaten, ama sadece derslerde. Ondan da sıkılıyorum çünkü. ) yada kafayı yemek üzereyim. Bunları anlatırken oda arkadaşlarıma *bence* normal bir halde, onların gülmekten gözlerinden yaşlar geliyordu. Ben *bence* normal konuştuğumda herkes çok eğleniyor(dalga geçiyor demedim, eğleniyor, yüzlerinde gülümseme beliriyor). Yok, kesin yiyorum kafayı ben.Bu gidiş hayırlı değil.

Dün gece 3 saat uyudum, malum insomniya... Mart sonu demiştim di mi? 4buçukta sonunda uyuyabilmiş olmama rağmen (ki aslında 4buçuk büyük bir aşama, 5ten önce uyuyamıyordum daha önce), kalkıp 7buçukta kahvaltıya gittim. Niyeyse inadım artik.. yada kime, neye inat yapıyorsam... Evet devam ediyorum hikayeye. Her Salı&Perşembe kahvaltıya gittiğimde - gidersem eğer o da, genellikle dersten once açılayım diye gidiyorum bu dönem. Yoksa benim 8.15 dersine 7.55ten önce kalktığım görülmemiştir pek. 7.55te kalkar, 2 dk da giyinip, derse koşarım. 12 dk da yol. eh oldu işte. - *tamam dedim, devam ediyorum işte.* bir HongKonglu cift var, onlarla oturuyorum. Ikisi de o kadar sakinler ki, onlarla oturduğumda kendimi bir an için bile olsa rahatlamış hissediyorum. Bugün kahvaltıda bunu onlara söyledim. Güldüler. "Biz Çinliler çok yavaş hareket ediyoruz, ondandır" dediler. Yok değil, siz ikiniz kişilik olarak öyle insanlarsiniz dedim. Onlar da bana, "sen o kadar canlı davranıyorsun, oradan oraya koşuyorsun, heyecanli heyecanli,aceleci, her zaman bir yere yetişecek oluyorsun ki, senin yanında zaten bir dolu insan sakin kalıyor. " dediler. Ikisi de cok şekerler. Önümüzdeki dönem beraber Ingiltere'ye exchange 'e gideceklermiş. Seviyorum ben bu HongKonglulari..


Yüzmek istiyorum, güneşlenmek istiyorum, "uzanmışım kumsala, la la la" olmak istiyorum, güneş yolda yürürken üzerime geldiği zamanlarda ben aslında derse yada işe gidiyor olmak istemiyorum. GÜNEŞİ YEMEK İSTİYORUM BEN!


P.S: Bu sefer de önce herşeyi ingilizce klavyeyle yazıp, sonra bütün yanlış i, ş, ç, ğ,ö ve ü leri doğru hallerine çevirdim. Bir yerlerde bir hata yapıyorum ben ama acaba nerede:)


P.S 2: Bu fotonun tek amacı bluzümü göstermektir, poza da Zhenia (norveçten rus arkadaşım) karar vermişti. Bu bluzü ben bi punkçı mağazadan almıştım, hatta rock gruplarına yardım için bir de anahtarlık almıştım. Tamamen beni yansıtan bir bluz, çünkü arkası seksi gibi dursa da, önünde, sol omuzdan goğüse kadar kalpli bir robot resmi var :)

Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv