Masal kahramanları

Sunday, April 29, 2007 | |

Bugün sabah bir yerde okuduğum yazı aklıma takılı kaldı. Orada da yorum yazmıştım gerçi ama daha da çok yazmak istedim, içimde kalmasın.

Konu bazı şeyleri nasıl gördüğümüz, onlar dışarıdan ne olurlarsa olsunlar, biz içerilerde bir yerde ne gibi görüp kendimizi inandırdığımız.

Kadınların mesela ne olursa olsun, ne şehvetli görünülürlerse görünsün kıyıda köşede bir yerlerde aslında Pamuk Prenses olduklarına inanma durumları..

Ben kadınların sadece Pamuk Prenses olabileceklerine inanmıyorum. Hem daha külkedisi var, onu değiştiren peri var, pollyanna var (ki Pollyanna bence psikolojik sorunlar yaşıyor. Hem de bir dolu kişilik bölünmeleri. Bakınız, “Poly” yani –iki “L” veya tek “L” olması benim için bir şey ifade etmiyor. Ne var biz de poli diyoruz.. Polynin tek iyi niyetli bir şeyi ifade ettiği nerede görülmüş ayrıca? Ciddi ciddi kişilik bölünmesi işte. O yüzden de yazar Eleanor H. Porter da seçmiş kafasına esenlerden bir tanesini, sadece o tarafını anlatmış. İyi bir şey olsa sendrom olmazdı. Bakınız, Pollyanna Sendromu diye bir şey bile var psikolojide. Neyse aslında Pollyanna'yı konuşmak da değildi amacım)

Pollyanna'dan başka külkedisinin üvey kardeşleri ve üvey annesi, kırmızı başlıklı kız, gratel(Gratel de kesin obez olmuştur yaşı ilerledikçe..Yada anoreksik.. O cadıdan sonra hiçbir şey yiyememiş olabilir),yine aynı masaldaki cadı var sonra,hani şekerden evin sahibi, kırmızı başlıklı kızın büyük annesi (büyük annenin orta yaş bunalımı geçiriyor olması da mümkün.. Kimse buna değinmemiştir. Belki de çok fazla süsleniyordu, kırmızı başlıklı kızın annesi olan gelinini kıskanıyordu. Olamaz mı? Ve bu yüzden de kurtu aslında kırmızı başlıklı kızın annesi göndermişti.), sonra kırmızı başlıklı kız'daki kurtun dişi veya erkek olduğuna da kimse değinmemiş ki, öyle kadınlar da vardır, (ayrıca kurtun dişi olması da muhtemel, yoksa neden büyükanneyi yedikten sonra onun kıyafetlerini giysin? Beklesin kapıda, kırmızı başlıklı kızın üzerine atlasın yesin.. Niye o kadar kıyafetlerle şapkayla filan uğraşıyor?) Pamuk Prenses'in üvey annesi var sonra..(Onun da gülüşüne hastayım.. Şöyle "hah hah hah hah..Pamuk Prensesi ben öldürdüm" diyen gülüşü..Çok fena beğeniyor kendini, taki Pamuk Prenses masalın sonunda naniiik yapana kadar...Hem pamuk prensesi
-bu arada pamuk prensesin neden gerçek bir adı yok? O kadar güzel hatun, bir isimden aciz...-
öpen prensi de amma kıskanmıştır..Yakışıklıydı bir de. Kesin o prens için kralı da aldatırdı o)
Böyle dolu masal kahramanı kadın varken, bence erkeklerin kadınları "sen bir masal dünyasında yaşıyorsun, çık artık" diyerek suçlaması da çok büyük bir hata. Niye çıksın kadın? Ne entrikalar dönüyor o masallarda, uyusun sevgili ayakta daha.. Kesin sevişirken filan da arada pamuk prensesin prensini hayal ediyordur..Tabi bu yönden düşünürsek masal dünyasından çıkmasını istemekte haklı. Kıskanır tabi insan haliyle.
Kısacası öyle masal kahramanı olarak düşünmek de başlı başına bir iş, bunun farkında değil kimse.
Rapunzel'i unutmuşum. Rapunzel nasıl kel kalmamış hep merak etmişimdir de.

P.S: Masal kahramanlarının masallarda anlatılanlardan sonraki hayatları nasıl olurdu? Arkası yarın :)

Şarkımız Noir Desir'den gelsin. Le vent nous portera.


P.P.S : Mor psikopat rengiymiş. Ben çok severim valla.



Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv