Dev Papatya

Monday, March 3, 2008 | |

O gün, 25 Ağustos 2003'te otobüs Flekke Shop'un önündeki yokuştan okula doğru çıkmaya başladığında ve varışa sadece birkaç dakika kaldığında; kalbim deli gibi atıyordu. Hem heyecan; hem korku; en çok da bilinmezlik. Öyle bir bilinmezlik ki; tahmin bile edemiyorsun ve tek yapabildiğin beklemek.
Şimdi, geriye dönüp o okula girmeye dakikalar kaldığı anı hatırladığımda, aklımda kalan en belirgin şey "yeşil". Islak ve dolu dolu yeşil.
Oysa son gün orayı tamamen bırakırken; artık sadece "yeşil" değildi. "Ev" gibiydi; sanki bir şeyler, "neden, noldu, ne, nasıl" diye sormadan yaşlı bir anneanne edasıyla sadece rahat ve huzurlu bir yer sağlayacak bir ev.

Bir arkadaşım, Kate, 2 sene önce oraya tekrar gitmişti ve gitmeden önce aslında geri gitmenin onu telaşlandırdığını, en çok da orayı yine "ev" olarak bulamamaktan korktuğunu söylemişti. "Çünkü eğer orası da evim değilse; o zaman benim bir evim yok." Ama aynı zamanda; gidip bu sendromunu atması, orasının artık onun evi olmadığını anlayıp, devam etmesi gerektiğini düşünüyordu..
Hepimizin içinde vardı bu sanki.

Ne zamandır eski okulumu, Norveç'i, yani Flekke'yi rüyamda görmüyordum. Dün gece; yani az önce uykusundan uyandığım gece; ordaydım rüyada. Garip bir şekilde Amra; Kate, Sigi de oradaydı, gördüğüme çok şaşırdım. Bazı değişiklikler yapmışlardı okulda, yönetim binasının önünden fyorda kadar, kocaman bir havuz yapılmıştı. Ama beni en çok etkileyen ağaçlardı yine. Etraftaki ağaçların her bir dalından devasa papatyalar sarkıyordu, ay çiçekleri kadar kocaman ve dallardan sarkan papatyalar.

Oraya gitmem gerektiğini hissettim sadece. Evim olmadığını görmek yada sadece orada olmak için. Benim bildiğim Norveç ufak komünite denilen yerlerden ibaretti; turistlerin bildiği Oslo değildi mesela ama sokaklarında uyuşturucusu ve dilencisi Bergen'e kıyasla daha çok bulunan bir Oslo. Her fotoğrafın üzerinde çıkan Bryggen'lerin orada çok pahalı, metal Viking şapkaları satan, balık pazarıyla ünlü, protesto-yürüyüş-yardım kampanyaları için gidilen bir Bergen. Ama bunların hepsinden çok, ufacık, içinde fyordu hariç bir şeyi olmayan, pek de gezip eğlenmeye gelmiş turisti çekmeyecek Flekke.
Çok yeşil, çok ıslak..

Hayatımı değiştiren, ağaçlarındaki kocaman dallarıyla, belki de sadece rüyamda gördüğüm dev papatyalarıyla, beni yoğurmuş, kucak açmış bu ıssız, 4 arabanın bile ardarda çok nadir geçtiği bu yere tekrar gitmem gerek..Bu kez hayatımı değiştirsin diye değil; sadece kucak açsın, iyileştirsin diye.


Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv