Yaz-a-ma-mak üzerine olsa da...

Tuesday, May 5, 2009 | |


Bartleby&Co.'yu (Bartleby ve Şürekası) okumadan önce, konusu çok ilgimi çekmişti. Bir sürü yazabilmiş, yazmayı düşünüp durdukça "bartleby" hastalığına yakalanıp yazamamış ya da sadece birkaç kitap yazabilmiş yazar ve şairlerin "sessizlik seçimleri" -zorunlu ya da zorunsuz- ilginç gelmişti. 
Ludmilla'nın blogunda gördüğüm kitaptan haberdar olduğum sıralarda tam da "kendini iyi sayan bir okur, benim görevim okur olmak ve bunda iyiyim, yazmayı düşünmüyorum diyebilir mi?" diye düşünüyordum. O sebeple bu kitabın konusu iyi bir zamanda karşıma çıktı diyordum. Ancak kitap beni hayal kırıklığına uğrattı.
Türkçe çevirisinin iyi olmadığından yakınan Ludmilla gibi, ben de İngilizce çevirisinden yakınacağım öncelikle. Ama iki çeviri de hoşa gitmeyince, belki de kitap gerçekten iyi yazılmamış diye düşünmeye başladım, çünkü bir çevirmenin apaçık anlam eksikliğini ortaya koyan ve göze batan bir çeviri yapmış olmasının ilk sebebinin, içinden çıkamayıp, olduğu gibi çevirmiş olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Bunu neye dayanarak söylüyorum; birkaç çeviri işi almış birinin yorumlamasından yola çıkarak sadece. 

Arada çok güzel alıntılarla karşılaşmış olsam da, kitabı bitirmekte zorlandım ve bir noktada sıktı beni. Sadece beyni boşaltmak için günde birkaç sayfa okunabilecek bir kitap olarak görebildim, bir solukta okunacak kitap yerine. 
Hoş, kitabın yazarı Enrique Vila-Matas, 25 yıl ara vermiş yazmaya ve belki de bunun etkisi. Ya da belki de kitap çevrilmesi güç kitaplardandır ve İspanyolcası çok daha akıcı ve ilgi çekicidir. Ancak;
Oscar Wilde'ın "Hayatı anlamaya çalıştığım zamanlarda yazıyordum, şimdi anlamını bulduğuma göre, yazmama da gerek kalmadı" sözleri ile ünlü İspanyol şair Jaime Gil de Biedma'nın "Şairdim ama en derinde aslında şiir olmak istiyordum" cümlesi kitaptan aklıma kazınan ve durup durup aklıma gelen satırlar olsa da; kitabı tam bir hayal kırıklığı olarak buldum.
Öte yandan 25 sene sonra yazmaya baştan cesaretlenmek de kolay olmasa gerek ve bu yüzden kitap belki de 'senelerin yatalaklığından sonraki ilk adımda yalpalama ama yine de yılmama' olarak görülebilir.

Bartleby&Co.'yla ilk karşılaştığım zamanlarda aklıma takılan soruya geri dönecek olursak, malesef bunun cevabını da alamadım. Kitap, "sessizlik edebiyatı", "edebiyattaki sessizlik" ya da "Hayır'cı yazarlar"ı anlatan bir kitap olarak nitelenmiş -arka kapak bu konuyu ele almasındaki başarıyı anlatan ünlü gazetelerin kitap hakkında yorumlarıyla bezenmiş- olsa da; bana daha çok "ilhamsızlık" ve "ilhamın bitişi"ni sorgular gibi yapmaktan öteye gidememiş olduğunu düşündürdü.

Share/Bookmark

1 comments:

Nakhar said...

Siir gibi kitaplarda iyi kurgu gerektiriyor, icerisinde iyi dusunulmus bir cumle, iyi deginilmis bir tespit, vs kurtaramiyor kitabi, her parca bir digeriyle kusursuz örtüşen puzzle tanesi olmali ki siir siir kitap kitap olma ozelligi tasisin, bazi kitaplar medyanin yaygarasi nedeniyle de cok satiyor (secret sadece bunlardan biri mesela) :)

Kotuleri de okumak lazim ki iyinin kiymetini bilelim :)

Related Posts with Thumbnails

Arşiv