Sonbahar hep gelsin.

Saturday, September 4, 2010 | |


İlk bahar gelecek diye içimi tarifi olmaz korkular sarmaya başlamıştı; hele ki yazın gelecek olması, tüm mevsimlerden soğutmaya aday olabilecek kadar ürkünçtü. Baharın ilkinde, her zamanki gibi bunalımlara gark oldum. Belki de onlar bana gark olmuştur. Bu konuda hala kararsızım. Sonra yaz başladı. Yaz gelemeden yağmurlar başladı. Şimdi yaz da gelişini anlayamayışımda olduğu gibi, aniden bitiverdi. Kızmadım hiç. Ama ben elimde ve üstümdeki üç beş elbise, 2 etek, 1 usturuplu, 1 usturup yoksunu pantalonla ortada kalıverdim. Askılı bluzlerimden bahsetmek bile istemiyorum. Üzerimden dökülen emanet sweatshirtlerle de seksi olabileceğimi düşünüyorum gizliden aslına bakılırsa. Secret saçmasına inanmaya başlayabilirim. Olmadı Şirinler her daim var. İnanırsak ve uslu olursak olabilir, görebiliriz. Kesinlikle katılıyorum. Tüm parmaklarımı birbirine dolayacağım hatta bu güzelliklerin olabilmesi için. Alınız size benden bir adet söz. -Hah, etti mi dokhuz?-

Birkaç üstüme oturan sıcak tutucu urbalarım olsa, sonbahara kavuşmuş olma zevkimi pamuklara saracağım. Çok seviyorum. Ne kış gibi insanları üşütür, ne bahar gibi şaşkın ve rahatsız eder, ne de yaz gibi kalpkrizibeyinkanaması sezonu açar. Yağmurları da çok hasarlı olmadı mı, bir taneciktir. Tam dışarı çıkıp yürümeliktir mesela. Hafif iç hoplatıcı, iç ürperticidir. En kötü duyguların katili, güzel duyguların melankolizm yatağıdır. Arada bir bunalıma sokar filan ama bakmayın siz. İnsana huzurlu bunalımlar yaşatmak için hiçbir fırsattan kaçınmaz; siz de daha az zorunda, etrafın asayiş ve berkemalini bozma hususunda daha az tedirgin hissedersiniz. Uyum-suzluk özgürlüğüdür. Ve siz bilir misiniz nasıl da sıradışı bir özgürlüktür o?

Yalnız bir kötülüğü vardır ki, Coşkun Sabah'tan beter "anılar anılar" diye inletebilir arada. Çok durmayın üzerinde; benden size ışıklardan önce uyarı. Bana geri dönecek olursak; Deni ve JP'yle sabahın erken saatlerinden birinde dışarı çıkıp yürümeyi; yolda kahve almayı, konuşmayı konuşmayı ve daha çok konuşmayı özledim. Yolda mutlaka üçümüzden ikisinin, ama ilkin benim, çişimizin gelip tutmaya çalışmasını, sonra eve yaklaştıkça rahatlama hissini özledim. Mısır ekmeği yapmayı, fındık kırıcıyla kırmaya çalıştığımız fındıkları yemeyi, akşamüzeri çıkıp bir yerden şarap alıp gelmeyi, akşamı beklemeyi, arkama destek almış olmanın kıymetini bilerek ettiğim şikayetler bile burnumda tütüyor şu an.

Sonbahar güzeldir. Ama şimdi nasılsa eşya ayırmaya başlarsınız ya yakında; giymediğiniz kıyafetleri çöp teyzeleri ve çöp amcaları gibi saklamayın. Güzelce poşetlere koyun, bırakın bir yerlere. İhtiyacı olanların birkaçını üşümekten kurtarsak, kardır. Sonbahar sevmez bencilliği; benden söylemesi.

Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv