Yalanlar

Thursday, July 26, 2007 | |

Yeryüzünde çok sık söylenen 2 –iki- büyük yalan vardır. İkisinden hangisi daha çok acıtır, ya da hangisi daha mantıklıdır bilemiyorum, bir gün öğreneceğim ümidiyle filan yaşamıyorum işin gerçeği. Sadece laf olsun diye yazdım ikinci cümleyi, maksat yer dolsun, çok yazmış görüneyim.. Yalandan hayatlar varken, yalandan yazılar da olmuş, ne çıkar?... Hepimiz bir başka yalanın parçası, yalancıktan mutluluk vaadiyle kandırılmış dünyaların parçası olmuşuz, ama tabi önemli değil. Yeni bir yalan bulalım hadi hooop, ohh sıyrıldık,düşünüp ne diye yorulalım.. Mutluyuz yine. Ya da öyle sanıyoruz.. Ama bunun da önemi yok.. Sanıymış, sanrıymış, yalanmış... Boşveeer...

Nasıl havalandın?
Hasar almadan bu tufanda
Bak ben yaralandım kayıtsız şartsız
Adanmadan...

Şimal Yıldızım çalarken, bu iki yalandan birincisi geliyor benim aklıma, içim burkuluyor...Hayır, ağlamıyorum, gözlerim filan da dolmuyor..Daha çok iğne batmış gibi, çektim elimi, bitti gitti, devam edebilirim artık.

Ben senin iyiliğini düşünüyorum.”

Çok kalleş bir cümledir bu ve her nedense hep vurur sırtından. Yalandır işte, çünkü herkesin bir başkasının ayağını kaydırmaya çalıştığı bu garip şehirlerde, kimse kimseyi düşünmez..Hele de iyiliğini... Şaka mı yapıyorsun?
Ben kimse benim iyiliğimi düşünsün istemiyorum, çünkü ben ne zaman inatla “tamam artık düzgün her şey” desem, bu cümle ve bunun beraberinde ekte gelen saz arkadaşları beni uyandırıveriyor.
Düşünmesin kimse benim iyiliğimi, gerçekten. Kendi iyiliğini düşünsün, başka bir akrabasının, arkadaşının iyiliğini düşündüğünü söylesin, onların iyiliğini düşünüyor gibi yapsın kendi baskınlığını arttırıp yükünü hafifletmek için, ama benimkini düşünmesin mümkünse.
Ben yoruldum benim iyiliğimi düşündüğünü iddia ederek hayatıma müdahele edenlerden, hiç haketmediğim halde bana kapı arkalarından-bu kapılar camdandır, herşey duyulur, ben de duyuyorum- hakaret gibi iyilik düşüncelerini yönlendirmeye çalışanlardan.

İnsan zamanla her şeyi öğrenir, kabullenir”.

Malesef ki bu cümleyi ben yalan diye yazmış olsam da, yalan değildir. Ama en az bir üstteki kadar kalleştir. İnsanın zamanla her şeyi kabullenmesi, kendiyle bile ters düşmesidir , inançlarını eliyle bir kenara itip, kumdan kalelerle yenisini yapmak gibi, bir yeni kumdan kale gelene kadar.
Şu anlık eski kalemi kullanıyorum ben, yeni kale gelecek mi, gelirse ne zaman gelir, bilmiyorum. Eğer bu cümleyi söylediysem şimdi, demek ki ben de diğerleri gibi kalleşim ve zamanın tükürük yalatan oyunlarına dahilim. Ama ben sabit fikirli olanlardanmışım. Bu da hakaret olarak söylendi sabah.


Söylene söylene omzundakileri yüklenen bir ip cambazı misali, yalanları farkederek, görerek yaşamak.
Kalk ayağa, in ipten, at bir kaç tanesini taşıdıklarının...Tıka kulaklarını... Sinirlisin biliyorum, ağlamak istiyorsun ama ağlama, yoksa migrenin tutar.
24 Tem. 07, Kuşadası, Çatı katı


Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv