Sokak arası

Sunday, August 5, 2007 | |


Bir akordeon sesi... Uzaktan gelen, kulağıma çalınan, beni yorgun, düşünceli, sıkkın, duygusal halimle yerimden kaldıran...
Kitabın bir sayfasına odaklanmaya çalışırken, aklımdan yazdığım bir mektubu düşünürken bir melodinin anında duyuş menzilime girişi...-var mıdır duyuş menzili diye bir kavram ki?-
Bir elim başımda, bir elim kitapta okuyor gibi yaparken, elimden anında kitabı bırakıp, balkona fırlayışım...

Elinde akordeonuyla vals şarkıları çalan bir dilenci-müzisyendi o aslında. Öğlen 2’de, sıcakta bizim daracık sokaklarımızı teker teker dolaşan, hem başkalarını memnun etmeye çalışırken bile, yüzünde gizlenmeye çalışan hüzünü çok da başka yerlere iteleyemiyordu...
Vals hiç dinlemeyen bir insan olan beni de birden mutlu eden bu akordeoncu, başka sokaklara yöneldiğinde, ardında biraz hüzünlü, biraz mutlu insanlar bıraktı ve geçti.

Pantalonu, tshirtü, ayakkabıları ve elindeki eski akordeonu beni bulunduğum ruh halinden başka yerlere götürdü...Hem hayattan sıkkın, hem de sıkıca tutunuyordu hayata, o kadar belliydi yüzünden, gözlerinden, halinden...

Cız etti içim.

Herkes benim gibi mi düşünüyordu bilmiyorum ama bizim evde gözyaşlarını tutamayan bir kaç kadın bırakarak geçtiği kesin...
Ufak çiçekli, yeşillikli, sık sık bir dolu evin yanyana dizildiği sokaklarımızda, gözgöze getirip, konuşmadan anlaştırdı bir çok insanı...

Nasıl birisin sen be akordeoncu...? Okumazsın bunu biliyorum ama, umarım o gözlerindeki hüzün, olmayan diyarlara yelken açar.
4 Ağus. 2007, Kuşadası, Çatı Katı


P.S: Şu bizim çatı katı benim ruh halime yeni bir boyut kattı, aslında bir dolu yazıyorum ama zamanı geldikçe koyacağım teker teker.

İyi pazarlar.

Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv