5 tane bir şey

Thursday, August 9, 2007 | |


Gökten düşen 5 Çatı katı baloncukları birer birer döküldü, teker teker veya bir kerede hazmedilmesinde bir sorun olmadığı kanıtlandı.

*1*
Keşke bir alet olsaydı, konuştukça yazan laptopların aksine, düşündükçe ve aklından cümleler kurdukça yazan ya da bir şekilde bir yere kaydeden bir alet. Mp3 büyüklüğünde bir şey mesela, taşınması da kolay olması için.. Her an düşündüğünü kaydedebilsin diye...
Son günlerde çok düşünür oldum, düşünürken de bölük pörçük cümleler değil de, güzel yazı yazar gibi cümleler...Yürürken de suratıma yansıyor mu bilmiyorum ama ben her ihtimale karşı gözlüklerimi takıyorum. Okunsun istemiyorum gözlerimden, bende kalsınlar.
29 Tem. 2007,Kuşadası, Çatı Katı

*2*
Düşündüm de... Dondurma yediğim zamanlar haricinde, kendimi 102 yaşında gibi hissediyorum. Neden özellikle 102 bilmiyorum.. 2’ye, 3’e ve 6’ya bölündüğü için olabilir mesela. 2’ye ve 3’e bölünenler 6’ya da otomatik olarak bölünürler, biliyorum. İlkokul 5’te bile biliyordum ben bunu, 6’ya bölünme kuralıdır. Ama benim en sevdiğim sayı olan 5’e bölünmüyor mesela..Belki de 5’e bölünürse çok bağlanırım diye özellikle 5’e bölünmeyen bir sayı seçmişimdir. Neyse işte öyle..
Dondurma yerken ise bu 102’nin basamak değerleri toplanıp tek sayıya düşüyor ve ben 3 yaşımda oluyorum aniden. Ardarda 34 dondurma yeme planları yapıyorum, yeniden doğmuş gibi hissetmek için tabii ki.Yalnız bir sorun var, yeniden doğmuş gibi olmak yerine ya bademciklerimi karnımda filan hissedersem diye korkmuyor değilim.
29 Tem. 2007,Kuşadası, Çatı Katı

*3*
Beynim sürekli saçma programlamalar yapıyor. Kötü giden her şeyin ardından A planının tamamen yıkıma uğradığını ve bir daha geri gelmeyeceğini düşünmeye başlıyor. Bir nevi kendi kendini öğütme vakasıyım. Kendimi öğütmek istememekle beraber.. –Tamam kabul ediyorum, bazen bunu istediğim oluyor. Tamamımı değil de, daha çok beyin ve kalp koalisyonunu..- Evet böyle işte...
Mikroskoba soktuğumda ise kendimi, uslanmaz bir hayatçı çıkıyor ortaya..Ben yaşamayı çok seviyorum, kendimi de. İçimde bastıramadığım bir heyecan var hayata karşı...En kötü an’ımda, en kötü duygularda ve yıkımlarda bile... Oflayıp puflanıyorum ama bir yerlerimden fışkırıyor bu heyecan...Tiyatro sahnesi-vari anlatışlarıma geri dönüyorum bu anlarda bile, sadece farklı bir senaryo devreye giriyor.Ellerini kollarını canlı canlı sallayıp, hararetle bir şeyler anlatan kız, ciddi şeyler anlatan bir kadın oluyor, gözleri doluyor, gülümsüyor arada ama gülümserken bile hep bir şeyler sessizce bakıyor.
3 Ağus. 2007, Kuşadası, Çatı Katı


*4*
Kimi zaman kendime anlatıyorum, kimi zaman sana, kimi zaman ona, denize, kitap arkasına, komşuya, laptoba, bloga..Ama bir yerlere yada birilerine...
Tamam kabul ediyorum, kitapların üzerine yazılmaz...Kötü bir şey... Ama ben yazarım, aklıma bir şey geldiğinde kaptığım gibi kalemi ne bulursam onun üzerine hem de. Konuşarak daha iyi anlatsam da, unutmamak için yazıyorum aslında...Geçip gitmesin diye.Ben detaylara önem veren manyaklardanım, “köfte, evet köfte yemiştik..aman yaa “ ya da "ahududu ve domates, hayır işte" diye bile hatırlayıp üzülebilenlerdenim, Deni yapardı aslında bunu ya, neyse. Ama detaylar doğru yerlerde kullanılıp, hatırlandıkça kişiliği veya anlatılan özeti tek boyutluktan çıkarır. Severim detayları, doğru bir teşhis.
3 Ağus. 2007, Kuşadası, Çatı Katı

*5*
Hani mantık evlilikleri yapılır ya?
İnsan mantık çerçeveleri içerisinde sevişmeler de yaşayabilir, mutlu olabilir mi? İnsan sadece mantıklı olduğu için kabul eder mi en derinine birisini?...Hele de evlilik...Her an kabullenmeye hazır olmak gibi bir şeyken...
Mantığa düşkün olsam da, mantıkla sevişmeyi kabul edenlerden hiç olmayayım ben...

İstemem.

3 Ağus. 2007, Kuşadası, Çatı Katı

Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv