Thought Free (Sugar free gibi, Düşünmek içermez.)

Friday, September 28, 2007 | |

Gündemimize çok önemli bir haberle başlamak istiyorum. Ne zamandır "yazmışolmakiçinyazmak" ve "içimdekalacağınadışarıdakidüşünsün" yazılarımdan yazmamıştım. Malum beynim total revenue'ye ulaşacak yakında. (Total Revenue'nün maksimuma ulaşması için türevini sıfıra (0) eşitliyoruz. Demand fonksiyonunu Q değil de, P üzerine çevirip, Q ile çarpmak gerek. Sınavda bir dolu kişi hatırlamamış, bense nerede lüzumsuz bir şey var hatırladığımdan, hatırladım.Sevgiler ve Saygılar. Bir löpçükte hazmedilecek bir yazı sizlerle, "düşünmek free" bir post.) "Harvard Üniversitesi’nden mezun olan antropoloji öğrencisinin 6 ay boyunca Tanzanya’da yaptığı araştırmaya göre kalın sesli erkeklerin daha fazla çocuğu oluyor. Ses tonu ile çocuk sayısı arasındaki bağlantıyı inceleyen ilk araştırmayı yapan Coren Apicella’ya göre bunun nedeni, kalın sesli erkeklerin kadınlara daha çekici gelmesi olabilir.Apicella, Tanzanya’nın kuzeyinde göçebe Hadza’ların yaşadığı bölgede 49 erkek ve 52 kadını inceledi. Apicella, deneklerini Landrover’ın ön koltuğuna oturtup onlara mikrofonu tutarak "Hujambo" (merhaba) dedirtti." (Kaynak: http://www.gazeteport.com.tr/YASAM/NEWS/GP_079882 ) Yukarıdaki habere 10 dk boyunca güldüm. (10dk. kısa bir süre demeyin, 1saat güldüm diyerek abartmalarla konuşanlara laf atıyorum burdan ayrıca, UYDURMAYIN...Algı yeteneği zarar görmüşse, 10-20dk. yı 1-2 saat sanabilir tabii insan. ) Keşke sevgili Coren, o kadar yol gitmeseymiş, ben söylerdim ona, hatta beni bırak yoldan çevireceği herhangi bir kadın ona söyleyebilirdi.Hangi kadın sevgilisinin ses tonunun çok tiz, kız gibi, incecik olmasını ister ki? Ama sağolsun Coren'in araştırması iyi oldu, azgın hanımkızlarımız için alternatif doğum kontrol yöntemi çıkmış oldu böylece, direk ince sesli birini bulsunlar, çocukları da az oluyormuş onların,yırtarlar.Kaç kuş vurmuş olduk? (Hayır, kuş vurmayalım, yazık.) Azgın diyerek aşağıladığımı filan sananlar yanılıyorlar, ama tutkulu ve ateşli olmakla, "aman alacağımı alayım da yeter" mantığı farklı şeyler, onu demeye getiriyorum. Ayrıca her şeyi geçiyorum, 49erkek ve 52 kadına "hujambo" dedirtmek toplamda taş çatlasa 1 günü alacak bir iş. Excel listelerine ekleyip, data analizlerini yapmak, R-square değerlerini bulup, regresyon hesaplamalarını yaptıktan sonra da tahminleri yapmak için uzun bir formülün yapılması filan da, 1 haftada biter, hadi 1 haftada olmadı, 1ay diyelim. 6 ay niye ya? Bana soran yoktur ama ben söylemeden edemeyeceğim; bence bunun altında başka bir şey vardır. Kafasını dinlemeye yada bir kızın arkasından filan gitmiştir. Neyse bana düşmez. Teşekkür ederim kendisine. İngilizce de edeyim belki okur bir gün. "Thank you Coren for your beautiful, yet unnecessary and pointless research on men's reproductivity in relation to the frequency and the tone of voice." İçimde kalmasın olanlar: *Laptobum benimle birlikte banyoya geldi, uykusuz gecelerimin vazgeçilmez kahramanını geride bırakmaya içim elvermedi. *Ne kadar uğraşırsam uğraşayım Coldplay'in 3 şarkısı dışında tahammül edemiyorum. Ama bak Muse versinler, en kötüsünü bile sonuna kadar dinlerim. Neden söylediğimi ben de bilmiyorum. *Ölen laptobumda giden müzik dolayısı ile, bilmemkaçtane müzik sitesinde hesap açıp, playlist yaratmaktan bıktım. iPod boş kaldı, sinirleniyorum, elim kolum internet oldu, sanki internetle doğdum. İsteyenler en sevdikleri bir adet şarkıyı, nüfus cüzdanı fotokopisi ve muhtarlıktan imzalı ikametgah ile yollarlarsa, utility oranım yükselir. (Referans no 1: ekonomici utility'ye mutluluk diyor.Ben de onu tırnak içine aldım, kendisini sevgiyle anamıyorum malesef, vize çok uzundu, canımızı çıkardı çünkü.) *Oda arkadaşımın denizleraşırı sevgilisi ile her gün skypedan konuşurken, "helloooo" deme şekli sinirimi bozuyor. Hem de inanılmaz derecede. Manyak olmadığımı hiçbir zaman iddaa etmemiştim. *Kütüphanedeki işimde eğitmem için 2 kişi verdiler, bir tanesi bayağı gelişti, gidip kaybolmuş bir kitabı bile buldu. Sonra da yanıma gelip, "sen çok iyi bir eğitmensin Tuğçe"dedi bu Emily kızımız. Kendisi Emily tipine benzemeyen ilk kız gördüğüm, eklemeden geçemedim. Şeker birisi ama ismim hoşuna gittiğinden sürekli ismimi telaffuz etmesinden sıkıldım, kendi adıma kıl olacak duruma gelmek üzereyim. *3 haftalık üşengeçlikten verdiğim sigara arasına, djarum'la dün itibariyle dönüş yaptım. *Bence ben masal kitabı yazmalıyım, bu kadar saçmalığı basitleştirerek kolayca anlayacak olanlar sadece çocuklardır bence. Belki Lewis Carroll, Elena H. Porter, Carlo Codolli gibi filan olurum. Gönül isterdi ki bir Exupery olayım ama.... *Bir şey daha vardı ama unuttum. Aklıma gelince yazarım. *Kimse bana ulaşamıyormuş, "neredesin, yaşıyor musun" diyorlar. Deni'yi aradım, "Ha s... Yaşıyormuuşş" tepkisini verdi. *Sonunda cuma geldi. Ne zamandır bu tip post yazmamıştım, değişiklik oldu, maksat kursağınızdan bir gıdım ShineOnYou postu geçsin.
Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv