Mim eskiden kalma

Saturday, October 13, 2007 | |

Deryik beni mimlemiş...Eskiden biz buna "mim" demezdik. "Sobe" derdik...Hey gidi günler hey... Konumuz yakınınızdaki bir kitabı alıp 187. sayfayı açmak... Şimdi ben dağınık bir insanım. Dolayısı ile yatağımın başucunda, sonra yatağın yanında yerde filan zaten genellikle bir şeyler atılmış bulunur. Bunlar genellikle, kitap, moleskine defter, başka defter, çeşitli derslerle ilgili yazıcıdan çıkarılmış yazılar, 1-2 dosya, kalem, sonra o gün okula kullanmış olduğum paçavra şeklindeki çantam, bir adet (Bazen 2-3 olduğu da oluyor ama genellikle 1) DVD gibi şeyler olmakta. Şimdi en yakındaki dediğimize göre, başucumda bir kitap var. Adı da "Alice Harikalar Diyarı'nda". Malesef kendisi 170 sayfa. Sırf ondan alıntı yapmak için, acaba 187 sayısı ile nasıl oynayabilirim, mesela 1 ve 7'yi toplayıp 8'in yanına koysam hoş olur mu ya da en iyisi 1,7,8 hepsini toplayıp 16. sayfadan alıntı yapayım, böylece "eheheh illa farklı olmaya çalışacak" eleştirisini yiyeyim ve "çok kendini beğenmişsin çoook" diyen bir kaç mail alayım, bir süredir almıyorum çünkü, özledim valla :P Yok, yapmamaya karar verdim. Bir kere olsun, uslu olacağım, söz. Yani... Neyse, yere eğildim, bakalım orada ne kitabı var diye - Buradaki ufak ayrıntı benim yataktan kalkmaya bile üşeniyor olmamdır, o derece yani.-. Yerde Sartre'nin Hepimiz Katiliz adlı kitabı yatıyordu, hatta biraz da şifonyerin altına kaymış, önüne gelen dosya yüzünden. Yine aynı hüzün, bu kitap da 155 sayfa çıktı. Hadi dedim, gıcıklık yapayım ve Information Technology ders kitabından yazayım, herkes sıkılsın.. Bu kitap, Harvard Business Review. Malesef ki bu kitap daha da kötü... Çünkü hayvani boyutlarda kalın olmasına rağmen, hiçbir sayfası 187numarasında değil. 60 olup tekrar yeni bir proje ile 1'den başlıyorum.. "Aaa başlayacağım ama şimdi" dedim. Çantam da yerdeymiş. İçinde de bir kitap..Radical Acceptance. Duygularla filan ilgili bir kitap. 187. sayfasında korku ile ilgili bir şeyler anlatıyor. Fazla psikolojik ve ingilizce. Vazgeçtim o nedenle. İlla yerimden kalkacaktım yani. Masama doğru ilerledim, o kıyafet-bardak-notlar arasından ilk gözüme çarpan kitaba göz koydum. Sağolasın kendisi de şımarıklık yapmadı. Varmış 187. sayfası, "buyur, tabii hemen" dedi. Hemen çekip aldım. Sevgi Soysal'dan, Şafak, sayfa 187'den bir parça sizlerle. Fabrika sahibi Muzaffer Bey'in düşündüklerini anlatıyor bu alıntı. "Ama iş onların yüreğine yılgınlık salabilmekte.Adamın yüreği her gün ekmeğim diye titremeli. Ekmek korkusunun kanunu hakkı hukuku filan unutturur. Dört elle sarılır işine. İnsan idare etmenin tek yolu insanı süründürmeyi bilmektir."

Ben de, Si-men'i; Eysean'ı ve Silenzio'yu mimliyorum.


Share/Bookmark

1 comments:

Anonymous said...

moleskine defter

NEDEN BÜTÜN BLOGCULAR BU DEFTERİ KULLANIYOR NUTELLA YİYOR ŞARAP İÇİP MOZERALLA PEYNİR YİYOR HEPİNİZ BİRBİRİNİZİN YAZILARINI ÇALIYORSUNUZ HEP KENDİNİZİ OLMADIĞINIZ KİŞİLER GİBİ GÖSTERMEYE MERAKLISINIZ.

Related Posts with Thumbnails

Arşiv