Yan gamsız dünya, Sığmadın aklıma

Thursday, November 29, 2007 | |

Patatesler bana bakıyor..Evet, kızarmışlar. Peçetenin üzerinde de mayonez var hatta. Arkamdan ağlayacaklarını söylüyorlar, ama malesef kendilerine yüz verecek halim yok. Sanırım midem küçüldü. Ekmek arası köfteyi bile yarısından sonra çok zor bitirdim, ağzımda büyüdü hatta, sırf bugün nasıl olsa bir daha yemem diye kendimi zorlayıp bitirdim ama ölüyorum.

Galiba midem altüst oldu. 3 günlük migren nedeniyle doğan hafif grevimsi zafiyete yakın yemek yememe dönemim sona ersin artık diye düşünerek gidip bir şeyler almıştım ama; şu anda "yemek" kelimesi bile midemi bulandırıyor. Galiba gerçekten midem küçüldü yada ona benzer bir şey oldu. Şu an canım çikolata bile istemiyor çünkü. Kahveden başka bir şey istemiyor hatta. Ekmek arası köfte dediysem aklınıza Türkiye'deki yarım ekmek arası sokak köşelerinde yapılan o süper ekmek arası köftelerden filan gelmesin; bu da köfte ama bunlara italyan köfteleri diyorlar, çok daha topaklar ve domates içeriyorlar kendileri.

Yememiş olsaydım fotoğrafını çekip yollardım, şu anda bu topak köfteler midemi altüst etmekle meşguller. Şaka yapıyorum sananlar olabilir belki ama, şu an o güzelim sokak köşesi ekmek arası köftelerden bile istemiyor canım. Bu bir dönüm noktası olmalı. Okulda bu dönem en çok kimi veya neyi sevdiğimi buldum. Pier'daki çalışanları. Pier, yani Tyler's Grill, Richmond kampüsü içerisindeki yemekhaneye alternatif olarak bulunan, fast food yeri. Çok kazıklıyorlar aslına bakılırsa, eğer benim yemek planım olmasaydı asla burdan yemezdim; ama yemekhane de zaman kaybı fazlaca, ben orda kaldığım sürenin yarısını uyumaya harcayabilirim. Neyse işte buranın çalışanlarını genelde öğrenciler sevmiyorlar, neden bilmiyorum. Ben çok seviyorum valla. Bu sevgimi de, okuldaki kimsedeki değişikliği farketmeyen kendimin, orada çalışan adamlardan birinin saçlarını boyattığını şapkasının altından bile farkettiğimi görünce anladım. "Aa, did you change your hair colour" diye bir tepki verdim. Çok sevindi farkettiğime. Daha sarı olsun istiyormuş ama henüz olmamış, bir kez daha boyayacakmış. Orada çalışan bir kadın var, o da saçlarını sarıdan siyah yapmıştı, çok yakışmıştı. Söylediğimde de çok sevinmişti. O da benim ilginç küpelerime hayran...İstersen getiririm sana türkiye'den diye öneride bulundum ben de. Kısacası ben oranın çalışanlarını seviyorum, hatta eğer vakitleri olsa, onları daha çok da dinlemek isterdim. Bir de burda Vietnamlı bir temizlikçi var. Minicik bir kadın ve konuşmayı çok seviyor.

İtiraf etmeliyim ki, arada sıkılıyorum ondan; ama çok komik. Bir keresinde kaşlarımı alıyordum, bana ilginç sir tarifleri filan vermişti, bir de geçen sene yurttaki kızlarla birbirlerine oje filan sürüyorlardı. O kadını da severim, güldürüyor beni ne zaman görsem. Bir de geçen sene bir güvenlik görevlisi vardı bizim yurdun gece kapılarını kilitlemeye gelen. O kadar çok konuşuyordu ki; bir gece onun yüzünden ödevimi bitirememiştim. İnsanlar konuşmaya o kadar muhtaç burada. Çünkü sıradan konuşmalar dışında pek de konuşmuyor kimse onlarla. Son olarak da, ben birinci sınıftayken burada Matematik bölümünde sekreterlik yapıyordum. Bu sayede bayağı bir öğrencinin velisinden profesörlerin ne kadar nefret ettiğine tanık olmuştum. Arada sınav soruları bile elimden geçiyordu, malesef kendiminkiler değildi tabii.Gün geçmiyor ki, ben bir şarkıya takılı kalmayayım. Bugün de, yani dün geceden beri diyelim; Sezen Aksu'dan Dansöz Dünya'yı taktım. Dansöz Dünya yüzünden ardından hemen çalan Tanrı istemezse şarkısını da sonuna kadar dinlemek zorunda kalıyorum. "Rakı, rakı" diye çığrınmam yakındır.Yalnız, dansöz dünya birkaç gündür obsesifleştiğim diğer şarkıları aksine, oynak bir şarkı olmakta.Kırolaşmış gibi miyim? Evet. Beni bu yazmadığım projeler mahvetti diyorum Orhan Veli'nin güzel havalar şiirine atıfta bulunarak. Ama şurda bir rakı bir de sarımsaklı patlıcan közlemesi olsa fena da olmazdı hani. Ben rakıyla yazardım projemi, doğru. Yazının başında hiçbir şeyi gözümün görmediğini söylemiştim ya; onu bozduğumu sanmayın. Rakı ve patlıcan közlemesini görmüyorum zaten, hissediyorum. Rakı içmiş gibi hissedip, üzerine türk kahvesi yapmaya gidiyorum ben. Esen kalın.
Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv