Pek şirin, pek hoş

Thursday, December 13, 2007 | |


Yeni YÖK başkanımız ne kadar şirin bir adam değil mi? Yaşa, var ol Yusuf Ziya Özcan! "yuppi" de diyebilirim, değil mi? Pek şirin maşallah kendisi. Allah sahibine bağışlasın. Böyle pıtı pıtı konuşuyor filan. Al, içini doldur, duvarına as. Öyle bir sevimli yani. Hele söyledikleri. Ne zaman okusam, "ah" diyorum, "keşke daha çok konuşsa ve forumlarda aşık atsa..Hadi Ziya hadi."

Bana kalırsa iyi de bir Harry Potter okuyucusu aynı zamanda kendisi. Büyü, yoktan var etmeler, sonra var olanı tekrar var etmeler ve konuşmalar, konuşmalar. Müthiş... Tütütü! Nazar değmesin kendisine.

Çok da şakacı...İlk ortaya çıktı, ben haberlerde ortaya çıkışını okudum yani, hemen böyle şirin şirin üniversitelerdeki türban işine el atacağını söyleyip, "yasakları kaldıracağım" demeçleri verdi. Mayıstan itibaren dikkat çeken forum tartışmaları yayınlandı sonra. Dedim ben de, "ilahi, ne şakacı adam.. türbanı kaldıracakmış." Yalnız içimde bir soru belirdi, daha doğrusu bir kurt düştü. Ya şaka yapmıyorsa...Yani türban yasağı kaldırması olayında değil; hani bu tip yasakları kaldırmanın YÖK'ün tekelinde olmadığını ya gerçekten bilmiyorsa diye. "Değildir" dedim sonradan. "Hiç olur mu? Koskocaman möhim YÖK başkanı, dile kolay..Şaka yapıyordu. Ah pek de şakacı."

Anlamadığım ve anlam da veremediğim aslında tam olarak da şu. Üniversitelerin gerçekten başka sorunları olmadığını görmüyor olamaz, değil mi? O kademeye geldiyse, o kadar da eğitim alıp verdikten ve bu işin içinde yıllarını geçirdikten sonra diyorum. Başka gereklilikleri görmüyor olamaz...Sadece siyasete dayalı, son yılların en medyatik konusu "to türban or not to türban, that is the question" noktasında sabitlenip kalmaz. Ben anlamamışımdır yada medya sadece onu ortaya çıkarmıştır. Yoksa başka yapacakları, öğrenciler ve fakülte yöneticileri, profesörleri ve asistanlarının, en çok da üniversitelerinin temel sorun ve ihtiyaçlarını görmezden geliyor değildir. Şimdi diyebilirsiniz ki; türban üniversitenin temel sorunlarından biri..Hayır efendim, ben bunu üzgünüm ki kabul edemeyeceğim.

"Sen ne bilirsin ki, burada üniversite ne, haberin var mı?" diye de bir soru gelebilir. Doğru, bilmem etmem ben, sonuçta oraya kayıtlı değilim. Ama izlemek ve görmek kavramları var. İlla ki dokunup, ortasında durmak gerekmiyor. Hem uzaktan daha net görünüyor. (Hipermetrop da değilim ya, bu bir cilve diyelim.) Eğitimle ilgili temel sorunların hangi bölgesine türban dahil oluyor açıklarsanız, iyi bir destekli açıklama ile (back up-acknowlede-support intuitively) o zaman belki kabul ederim. Yani ben büyük ihtimal yine etmem de; başkaları edebilir kabul.

Türban siyaset, politika, din, toplum sorunu olarak algılanabilir, ama ben YÖK, "pek mühim öğretim kurumu", başkanının bunu eğitimin bel kemiği sorunlarını çözmeden önce ortaya atıp, işini gücünü, varını yoğunu ona kafa yorarak geçireceğini düşünemiyorum. Yapar mı canım, mantıklı olun aaaa! O yüzden diyorum...Pek şirin ve çok şakacı...Tıpkı elinden tutan ve onu basamaklardan "uçtu uçtu kuş uçtu" deyip o naçizane konuma getiren abileri ve ablaları(bu biraz yadırganır, doğru, pek abla olmasa gerek) gibi...
Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv