Trafik çocuk

Thursday, January 3, 2008 | |

Kişiliği var mıdır? Nasıldır? Bu trafik çocuk'a 3 kez ardarda bakınca - hayır kesişmiyoruz, ben ona bakıyorum, "kimsin sen? ne yer ne içersin? Bir eksiğin var mı?" der gibi. O hep susup, PAINT'ten öteye gidemiyor. PhotoShop ve OfficeManager'la kesilip biçilebiliyor tabii, bir de bazı tuşlara basınca rengi değişiyor. Utanıp sıkıldığına yoruyorum ben ama, bilinmez.-. Neyse ne diyordum, 3 kez ardarda bakınca sayfayı açıp, trafik çocuk'un bana orta 3 ve lise 1 civarı senelerimi anımsattığını farkettim. O yıllarda bir dolu insan birbirinden kıskanıp aynı tür müziği dinler, sevmese bile boğula boğula ağzından burnundan sokarak sevmeye zorlardı kendini. Mesela benim zamanımda gitar öğrenen bir dolu arkadaşım olmuştu. Biz Deniz'le gitar almıştık, inanılmaz dandirik bir gitar kursuna giderdik. RamazanPaşa isimli camiinin oradan sağa dönerdin, 50-100m ileride bir bina vardı, onun 1. katında 10 müzik aletli bir yerdi. 10metrekare gibi daracık bir alanda piyano, keman, gitar, saz öğrenmeye çalışan bir dolu zibidi-normal-havalı-süslü-güzel-çirkin-akıllı-aptal çocuk. Ders veren de tek bir adamdı, o hiçbir müzik aletine dokunmaz, elimize bir teksir kağıdı verip fotokopi çektirmeye yollardı. Döndüğümüzde Deniz'le kahkalarla adamın masasına teksir kağıdını geri koyar, çalmaya çalışırdık. Adam da çayını höpürdetip, gazetesini okurdu. 3-4 kez ben gitardan değişiklik olsun diye piyanonun başına oturmuş, tek parmak kulakla bayağı idare etmiştim. Sonra bu kursun bir faydası olmadığında karar kılıp, orta 1 kafasıyla, kendimizi cumartesi gezileri ve kendin-gitar-öğren-iş-başa-düştü seanslarına vermiştik. Deniz benim en yakın arkadaşım değildi, her gün telefonda filan da konuşmazdık. Zamanında orta 1'de küstüğümüz bile olmuştu hatta o beni Elif'le paylaşamayınca. Ama biz hep iyi arkadaş olmuş, birbirimize sırlarımızı vermiş ve bu verilmiş sırları birbirimizden habersiz kimseye çıtlatmamıştık. Sonra ben 2sene önce burda eski bir günlüğümü bulduğumda, bu gitar kursu dönüşlerinden birinde Deniz'in bir yere gitmesini önermesi üzerine, o zamanlar Gönül'ü en yakın arkadaşım benimseme yolunda olmam nedeniyle de, Deniz için "O çok gezmek istiyor, ben çok gezen kızları sevmiyorum galiba" yazmışım. İyi ki gezmeyi sevmiyormuşum. Okyanusları bile geçtim. Bir de sevsem ne yapacakmışım çok büyük meraktayım. Aslında ben Deniz'i yada benim gitar kursu maceralarımı anlatmayacaktım. Amacım "sözlerimi geri alamam" isimli parçanın her 2 aylık gitar çaldığını sanan orta 3 çocuk irisinin çaldığı ilk şarkılardan biri olduğunu söylemekti. Bu şarkıyı herkes mahvederdi çalarken, ama çalmasını veya şarkıyı bilmeyen birine hep, "aaa nasıl bilmez, ne dinliyorsun ki sen yani?" küçümserliğiyle bakılırdı. Ben şarkıyı sevmezdim ama "fena değil bu şarkı, güzel" diye yalan söylerdim. Belki de şarkının gerçek versiyonunu bilseydim severdim ama mahvedilmiş çatlak sesle söylenen versiyonlarını hiç sevmedim. Sonra kendi dinlediği müziği en "cool" sanan insanlar doluydu, bunlardan en kendini bir şey sananı da Eren adındaki(sanırım yanlış hatırlamıyorsam adını) gençirisiydi. Eren'in bana hiç samimiyetimiz yokken "güzelim" dediğini işittikten sonra, daha da sevmemiş ve riyakar bulmuştum kendisini. O zamanlar lise 1dimve ben Lise 1de almanca sınavından önce bir çocuğu neredeyse dövüyordum, zor ayırmışlardı beni. Sebebi de çantamı koyduğum sıaya oturup, beni kopya çekemeyecek pozisyonda bırakmış olması. Kendimi çok büyük sanırdım, iyi ki liseden beri değişmişim.Bu TRAFİK ÇOCUK da o yıllardan biri gibi. Gitar kursuna gidip, sözlerimi geri alamam diyenlerden olurdu konuşsaydı, ama susuyor. P.S: Bu yazıda bir amaç filan yoktur, kişiler kendileri olarak kullanılmıştır. Trafik çocuk da kitap okurken kitabın arkasına çizilmiş bir çubukumsu adamdan başka bir şey değildir. Fazla anlam yüklemeden güne devam.
Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv