Koyunlarımı nereye koydun?

Wednesday, March 5, 2008 | |

-Bana bunu yapmayacaktın, al bakalım sana koyun, çotank!

-Ne? Koyun mu?
-Evet koyun. Çok pis koyun atarım ben. En güçlü silahım onlar benim.
-Yok ama çarpmadı bana koyun, "ben seni sevdim, çarpmayacağım, sen tut bakayım beni" dedi , kucağıma atladı. Şimdi yanımda.
-Yalan söylüyorsun, yapmaz benim koyunlarım öyle, sevmez onlar kimseyi filan.
-Valla demek ki seni kandırdılar, kucağımda oturuyor kendisi.

Birkaç koyun daha attı. Yine hepsi çotank sesiyle yaklaştı, "tut bizi, çarpmayacağız merak etme" diye seslendiler. Kollarımı açtım, yumuşacık koyun doldu.

-Çatla işte, seviyorlar beni.
-Hain koyunlar, bunu bana yapamazlar. Keseceğim onları.

Ama kesmedi.

Koyunları bir keseye doldurdum. Uzun süredir koyunlarını sormamıştı zaten, yeni koyunlar da atmamıştı, koyunlar sağlama alınmıştı kesede. Bugün gözlerim kapalıyken geldiler aklıma, bir baktım, hala kesedeler. "Aaa, burdaymışsınız siz hala."

"Burdayız." dediler. İki laf ettim koyunlarla, yatağımın üzerine doluştu hepsi; 20 tane falan varlardı, yatak örtüsü çiçekli olunca güvende hissettiler.

-Bizi sordu mu?
-Yok, bir süredir sormadı.
-Ama özlemiştir o bizi, geceleri geliyor bazen, bizi okşayıp gidiyor, senin yanında kalalım ki tüylerimizden kocaman bağlar yapalım istedi; sen de öyle istermişsin hem.
dedi koyunlar.

-Başka koyun da yollayacak mıymış?
-Şu aralar koyun sıkıntısı varmış, ama merak etme sen; biz çoğalıyoruz hep.

Deliydi koyunlar.

Deliydim ben, deliydi o, deliydik biz..

Zaten deli olmamak mümkün değildi ki....

Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv