Saturday, August 30, 2008 | |

4 senedir ilk defa geldiğimin ilk haftasında bu kadar yağmur yağdı. 15 saniyelik, bir yerden bir yere geçme hali beni sırılsıklam yapmaya yetti. Öyle ki, odaya girdiğimde saçlarımdan sular damlamaktan çekinmiyordu.
**
Karnım ağrıyor-du. Şimdi geçti.
**
Geride kalmak mı, gitmek mi daha zor sorusunu, artık gitmiş olduğum 5 yılın sonunda sanırım cevaplayabiliyorum. Kalmak, yolcu etmek daha zor. Gitmek ne kadar bir cesaretse, başına buyruklukla, "kendi canımı sadece kendim acıtabilirim" özgürlüğüyse; kalmak da bir o kadar sabır ve "ben kalabilirim ve buradayım" buyrukluğu sanki.

Dün Onur'la da vedalaştım. Buraya geldiğimden beri, önce Taty ve Kamol mezun oldu, aynı sene birkaç 'yakın' ama artık geri döndüklerinde aynı olamayacağımız arkadaşım başka ülkelere gittiler kısa dönemliğine, sonra Deni de mezun oldu, Ekin exchange'i bitince Bilkent'e geri gitti, Alper de İspanya'ya gitti değişime. Geri, benim geri dönüşümün 5 gününü kapsayacak olan Onur kalmıştı ki, onu da yolcu ettim.

Kendime ait bir odam ve sürekli tekrarladığım "artık bu son sene" telkinlerim var. Birilerini yolcu etmeyi ve hatta el sallamayı nasıl hiç sevmediğimi çok yakın bir zamanda farkettim. El sallamadan yolcu ettim bir arkadaşımı, annemlere de bana el sallamamalarını söyleyerek öpüp geçtim.

Geriye kalmış olan bu sadistçe sayılabilecek hissi, ufakken sallanan dişlerimi tersine itişimde verdiği o garip hazla izliyorum.
**
Her şeye rağmen, güçlü olabileceğimi biliyorum. Gülebileceğimi, ya da ağlarken çekinmeden "evet bak ben ağlıyorum" diyebileceğim insanlarımın var olduğunu. Hayatımın kocaman bir döneminin kapanması için geri sayım başladı galiba.

Arada bir yatağın üzerine oturup, "evet, ya şimdi ne yapıyoruz?" desem de kendime ve ruhlarıma, bir yanım artık tekrar ayakta.
Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv