Aft'ım benim, canım benim canım benim

Wednesday, April 22, 2009 | |


Öncelikle ağzımızdaki aftın iyice kötülediğinden emin oluyoruz. Artık acıdan dayanamayacak duruma geldiğimizde, en kısa zamanda ilaç bulma fikriyle yanıp tutuşuyoruz ve ertesi gün halimize acıyan birinin getirdiği "Kanka!" adlı ilacı görünce sevinçle dolup taşıyoruz. Bir fırça sahibi olmaktan bile aciz kanka'nın garip implikatörünü yere damlamadan, aftın çıktığı noktaya gidebilecek kadar ilaca buluyoruz. Her ihtimale karşı altına elimizi de koyuyoruz, sonra dudağımızı açıp, diş eti ve dudak arasındaki o stratejik bölgede, insafsızca çıkan aftın üzerine sürüyoruz. Ancak kanka'nın likit olmasından ötürü, sürer sürmez dilimize ve dudağımıza da bulaşmasını önleyemiyoruz. Aftın üzeri 15-30sn acıyla kavrulurken, dudaklarınızın büyüklüğünün Angelina Jolie'yi imrendirecek kadar büyüdüğü hissine kapılıyorsunuz, ama kanmayın; aslında sadece uyuşuyorsunuz, dudaklarınız da hala aynı, hiçbir seksilik faktörü yok sizin anlayacağınız. Az önce bahsettiğimiz, yere damlamasın diye elinizi, kanka implikatörünün altına koyma işlemi sırasında, illa ki 2 parmağa damlıyor. Silseniz de geçmiyor ve yapış yapış olması da cabası.


Share/Bookmark

2 comments:

Sera said...

bu yazıyı bir hafta önce görseydim daha uygun düşerdi. ben anca karbonatlı su falan uyguladım ama bi işe yaramadı. 7 güne yakın durdu ağzımın içinde kör olası. kendi kendine geçti sonra. yemek yemek, özellikle sebzeli ve sulu yemekleri yemeye çalışmak işkenceydi.

Damlo said...

geçmiş olsun, fena bi şeydir o. sumak (bilior musun bilmiorum) afta bayağı iyi geliyor.
bilginize.

Related Posts with Thumbnails

Arşiv