Yazıklar olsun!

Tuesday, January 19, 2010 | |


Burda ne yürüyüş var, ne başka bir şey. Uzaktayım, bir şeye katılamıyorum ve bundan dolayı bile, büyük bir suçluluk duyuyorum. Ama bu ülkede katiller yaptıklarından bırakın suçluluk duymayı, en ufak bir üzüntü bile duymuyorlar. Gözler kapalı silahlar veriliyor, gözler kapalı silahlar patlıyor, gözler kapalı birileri çekip, vuruyor... Gözlerini açmaya çalışanlar, gözleri, beyinleri, ruhları, kalpleri kapalı adamlar tarafından öldürülüyorlar. Gözlerimiz kapalı, razı olmamız bekleniyor, onlar gibi, herkes gibi.

Ama açın gözlerinizi artık, yetmedi mi uykunuz? Yetmedi mi susmalarınız? Yetmedi mi korkularınız? Yetmedi mi savaşlarınız? Yetmedi mi kan? Yetmedi mi ölüm? Canınıza nasıl tak etmiyor; anlayamıyorum. O açmaya korkutulan gözler önünde birileri yatıyor, düşüyor, düşürülüyor; kaldırmıyorsunuz, tek bir ölüyü bile yerden kaldırmaya korkaksınız!

Görmüyor musunuz korktukça, sustukça nasıl güldüklerini, nasıl sevindiklerini, nasıl hoşlarına gidip kendileriyle gurur duyduklarını? Hani nerede o gurur duyduğunuz, 'biz yardımsever insanlarız' laflarınız? Nerede dünyaya bedelliğiniz? Dünyaya bedel olduğunuz için mi susuyorsunuz; korkaksınız; vuruyorsunuz?

Bi kere olsun 'yeter' deyin! Bi kere olsun sokakta dövülen, vurulan bi çocuğa, bebeğe, adama, kadına yardım etmeye çalışın, koşun, 'yapma' diye bağırın! Bağırın ya! Avazınız çıktığı kadar bağırın! Bunu bile yapmayacak kadar mı asalaksınız?

Neden bu kadar rahatlar biliyor musunuz? Çünkü biliyorlar, eminler; kaldırdıklarında o silahlarını, sopalarını; itelediklerinde birilerini; KOŞMAYACAKSINIZ! 'Ne yapıyorsunuz?' diye bile sormayacaksınız, hatta ne acı ki, açıp telefonunuzu 'yardım' bile çağırmayacaksınız. Öyle eminler ki bundan! Biz oturalım yerimizde, korkmaya devam edelim. Ama unutmayın, korktukça, biz de bu suçlara ortağız ve en az onlar kadar asalağız.

Bi katili savunduğunuz kadar bile savunamıyorsunuz ya masumları; yazıklar olsun!



Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv