Tırmık

Monday, February 1, 2010 | |

Sufi'yle birbirimizi yemek üzereyiz; hatta yiyoruz. O beni ısırıyor, ben kendimi tırmalıyorum, o tırmalıyor, ayağıma dolanıp ısırmaya çalışıyor ve kan revan içinde bir tablo çiziyoruz. Bi ara öğleden sonra uykuya sığınmaya çalışırken, sanırım, göz kapağımı parçalama niyetiyle gözüme doğru atladı. "Aaaaa" diye bağırınca, kaçtı. Sonra yine atladı; bu kez başını göğsüm, boynum ve koltuk altıma yakın yerlere sığdırmaya çalışarak, kendince beni annesi sandı ve adeta bir anne-kız didişmesi yaşadık. Sağ bileğim çizikler içinde ama asıl evlere şenlik görüntü, sağ elimin üstü. İbranice ve kiril alfabesi karışık izler bütünü. Şu an yine aynı şekilde kucağıma atladı mesela. Hem sevgisinden öpmeye çalışıyor, burnunu ve dilini dudaklarıma sürüyor; hem de içimden, 'ulan bi de ısırırsan dudağımı, ben de seni tırmalayacağım, mantığını filan düşünmeden' diye geçirmiyor değilim. Bi sevgi,bi acı motifli, kedi - insan karması.

Hava soğuyuverdi birden, deli gibi de yağmur başladı; daha sabah güneş vardı ama, olmaz ki. Ama şundan emin oldum; soğuk faktör tabii ama üşümem genellikle sinirsel olarak gerçekleşiyormuş. Bir de karnım hiç aç olmamasına rağmen, bir şeyler yemem gerekli, biliyorum ve bunun için de dışarı çıkıp yiyecek bişeyler almam lazım. Bu arada, narsis, deryik ve nehir; iyi ki varsınız. Arayıp, bir şeyler anlatmak konusunda, bu memlekette eskiden tanıdığım arkadaşlarım için bile bu kadar yakın ve rahat hissetmemiştim ne zamandır. Hani, çiçeklere ağaç bile açtırabiliriz; sinir, ağrı, dert olabilir ama zor değil yani!

Not: Sufi kucağımda uyuyup uyandı yazıyı bitirinceye kadar. Şimdi de televiyon izlemeye başladı.

Share/Bookmark

1 comments:

verbumnonfacta said...

iyi olduğunuz bilmek, insanların bozduğunun bir kedi tarafından da olsa tamir olunduğunu hissetmek güzel.
sufi' ye teşekkürler, en yakın arkadaşına selamlar.

Related Posts with Thumbnails

Arşiv