Her gün kopan kıyametler

Wednesday, May 5, 2010 | |


3 Mart 92'de 263 kişinin ölümüyle sonuçlanan Zonguldak'ta maden ocağındaki patlama üzerine, kurumun o zamanki müdürünün yazdığı 400 sayfalık kitaptan bahseden bir haberi okudum sabah. En büyük maden ocağı patlaması olan olayla ilgili, müdür neyse ki, az olsun özeleştiri de yapmış. Sonunda sigaranın sebep olmuş olabileceğini söyleyen kitap hakkında konuşan müdürün, şu sözleri aklıma takıldı yalnız:

"Eksi 420 katına indik ve bu kattaki galerileri dolaşmaya başladık. (..) Ekibin başındaki nezaretçi oradan eline bir şey aldı ve bize göstererek ‘Efendim, bakın ne bulduk’ dedi. Elindeki şey bir insanın alt çene kemiğiydi. (..) Çene kemiğinde noksan olan bir dişin yerinde bir sigara filtresi duruyor. (..) Bana göre bu ilahi bir işaretti. Muhtemelen bize patlamanın sebebini ve kaynağını gösteriyordu."

Derdim, uhrevi işaretler, ilahi adalet tartışması değil burda. Sadece aklıma Camus'nün Düşüş'ünde geçen ilahi adalet-nihai karar-kıyamet günü ile ilgili pasajını getirdi.

"Tanrıya suç yaratması ya da cezalandırması için ihtiyaç yok Kendimizin de desteğiyle, insanoğlu zaten yetiyor. Kıyamet gününden konuşuyordunuz. Azimle beklemeliyim o halde; daha kötüsünün, insanoğlunun hükmünün, ne olduğunu bildiğime göre. Onlar için hafifletici hiçbir sebep yoktur; iyi niyet bile "suç" teşkil eder. Hiç, bir ulusun yeryüzündeki en ulu olduğunu kanıtlamak için düşünmüş olduğu tükürme-hücrelerini duydunuz mu? İçindeki mahkumun ancak hareket etmeden durabildiği,dört köşesi duvarlaştırılmış bir kutu. Çenesine kadar uzanan betonun içine onu hapseden sağlam bir kapı. Sadece yüzü görülebilsin de, her geçen gardiyan iyice tükürebilsin diye. Hücrenin içine sıkıştırılmış mahkum yüzünü silemez bile, ama tabii doğru, gözlerini kapatmaya izni var. Evet, dostum; bu bir insan icadı. Bu şaheser için Tanrı'ya ihtiyaç duymadılar.

[...] Size büyük bir sır vereyim, mon cher. Kıyamet gününün beklemeyin. Kıyamet her gün kopuyor."

Ve haberin sonunda - ve kitapta-, TTK Müessese Müdürü, daha fazla kömür çıkarmak için müessese yöneticilerinin güvenlik önlemlerini ihlal ettiğini; ayrıca ocaktaki yangını söndürmek için su basılırken, içeride hala canlı insanların olduğunu kabul ediyor. Neyse ki (!)

Share/Bookmark

3 comments:

Duysev said...

insan böyle durumlarda öyle ikna oluyor ki, söyleyecek bir kelime dahi bulamıyor. Haklılığına hakkını vermek için yazını 5 kez okudum. sevgiler..

peripatetic said...

Bence de "slap in the face" olmuş. Sarsıyor insanı okuyunca.

bellatrix said...

sadece bu kitabı değil, açıp sayfa sayfa kitap okuyasım geldi!

Eline sağlık.

Related Posts with Thumbnails

Arşiv