Yarın balık alacağım. Hani Paçozgül'ü beraber almaya gitmiştik ya, bana iyi gelsin diye... Yine iyi gelsin diye balık alacağım. İsmini de hazırladık annemlerle. Saliha Hüsam. Önce annem "Hüsamettin"i attı ortaya, aynı anda Buse "Saliha" olsun diye tutturdu. Saliha'yı annem de beğendi ama benim içime sinmeyince, "Hüsam, koyacağım, Ada yolundaki kamyoncular kahvesindeki çocuk gibi" dedim. Ama onlar da bunu beğenmedi, malesef! Birkaç yabancı, roman kahramanlarından isim türetme denemelerinden sonra; Saliha Hüsam'da karar kıldık. O sırada çift cinsin balık için pek mümkün olmayacağını düşünerek, Hüsam'ı soyad olarak atadım. Kıbrıslı bi balık olacak bu biraz, anlayacağın. Hem Hüsam babasının adı olabilir diye düşündük; durum böyle olunca da soyad olarak geçmesi gerekir, değil mi? Aramızda da Sally diye seslenmeyi düşünüyoruz. Batıya dönük yüzünü de öylece betimlemiş olduk.
Paçozgül'ü alırken, her seçtiğimiz balık hakkında, yok pH değerli akvaryum, yok şöyle su, böyle yem uyarıları yapan kıza sormuştum; "Don't you just have a normal, regular fish?" diye, hatırlar mısın?
Yine "normal-regular-fish beklentisi" işte. "Normal, sıradan hayat" getirsin diye.
0 comments:
Post a Comment