Çağrışım dondurması-küpesi

Tuesday, July 3, 2007 | |

Hani hep korkuyorum ya ben, ya giderse, ya unutursa, terkederse falan filan korkuları. Hani hep varlar ya benim içimde..
Bugün çok güzel 2 kişiyle konuştum ben(birisi iş yerindeyken diğeri eve geldiğimde norveç anıları anlatırken) ve konuşmaların kaydedildiklerinden emindim. Eskiden sormadan kaydederdi çünkü, sormaya gerek duymazdı, tanırdı, bilirdi beni. Görüşmeye görüşmeye yabancılaşmışız biraz. Evet, laptobumdan söz ediyorum. Oysa ki ben o geri döndü, geldi diye ne kadar da çok sevinmiştim, deliydim. Unutmuş kaydetmeyi, o kadar da tembihlemiştim, nasıl unutur?

O güzelim 2 konuşmamı nasıl unutur? Flashbacklerimi anlatışımı, yaşam sindirimimi, neden-nasıl-niçin sorularıma ufak cevaplarımı bulmuşken en azından, arkada da enigmam çalarken..Olacak iş miydi? Bir yerlerde yazmasa da hatırlamam gerektiğini ve hep aklımda olması gerektiğini mi göstermeye çalışıyor?
Bilmiyorum.

Geceleri sarhoş gibi oluyorum hem de içmeden, garipsemiyorum da, böyle ertesi gün uyandığımda "dün gece noldu, ne düşünmüştüm yine" diye de geçirmiyor değilim.

Diyorum ya ben hep, benim tek özelliğim fazla olduğum gibi olmak diye, acaba şekil yapmaya çalışsam ne şekline girerdim merak ediyorum.

Ben daha çok ses ve renk olurdum sanırım. Bir de koku. Geri kalan fiziksel somutluklar çok da umrumda olmazdı.
Mantıklı yazmak istiyorum, "heyt be ne yazmış" dedirten mesela. Olmuyor. Ben "heyt be"lik yazılar yazamıyorum. Yazdıklarımla değil konuşmalarımla etkileyebiliyorum ben insanları. Konuşurken yaşıyorum ben anlattıklarımı, sahnede oluyorum, anlatıyorum, hareket veriyorum, canlandırıyorum, ben oluyorum, anlattığım anki ruh halim oluyorum, gözlerim, ses tonum, anlatış şeklim filan değişiyor. Tek kişilik oyunda gibi oluyorum. Ben anlatmayı seviyorum somutlukları. Soyutlukları da yazmayı seviyorum. Soyutluklara hareket veremiyorum çünkü ben.

O kadar çok şey var ki.. Bitmiyor ne kadar anlatsam da. Anlattıkça gerisini hatırlıyorum, çağrışımlar yapıyorum. Bu beden 21 senede bunları ne araya sığdırmış diyorum. Sığmamış ki...
O yüzden çağrışımlar gerekiyor. Alttan çıkıyorlar üsttekiler taşabildikçe. Öyle onlar da karışıyor, sözler yazılar anlatışlar karışıyor. Sığmaları gerekmiyor aslında, elinde, kolunda, çantanda durup, kulaklarından küpe olarak sarkabilir, dondurmanın da külahına saklar, oje niyetine sürer, sonunda dekolte olarak açarsın..





Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv