Yaz hali

Friday, July 13, 2007 | |

Bunu daha önce de söylemiştim insan egeli olunca şiirimde ve tekrar söyleyeceğim yılmadan. Bizim bu taraflarda doğmuşsan, hayatında yaşadığın yazların yüzde 90ı bir yazlık evde geçtiyse, her sabah uyanıp ekmek almaya gitmeye, denize bakma bahanesiyle gittiysen, bu diyarlarda tatil denilince, “ama o bizim evimiz, tatil değil ki” savunma mekanizmasıyla karşı karşıya kalınma söz konusu oluyor.

Ne yapılır bizim diyarlarda ki? Tatile çıkılamayacağı kesinleştiğine göre...


Sabah kalkılır, bisiklet kapıdadır, açarsın kilidini, ekmek almak zevktir, çünkü denize yakından bakma, o günkü denizin nasıl olacağı kritiğini yapma fırsatıdır herkeslerden önce. Ekmek alıp döndüğünde kocaman bir kahvaltı masası, kocaman bir curcuna eşliğinde senin getireceğin ekmeği beklemektedir, dolayısıyla seni gördüğüne herkes daha bir çok sevinir.
Kahvaltı biter bitmez yine atlarsın bisikletine, arkadaşlarına gidersin, hepsini teker teker gezmek gerekir. Bunu grubundan kim önce kalktıysa o gün, o yapar. Hiç olmadı 3-4 kişi beraber gezersin. Deniz saati kararlaştırılır, çocuk kafanla büyüklük taslarsın, uyuyanları uyandırırsın çünkü artık aileler de tanınıyordur.

Eve ter içinde dönersin, bisikletini kapının önüne bıraktığın gibi annene seslenirsin.. “Ben denize gidiyorum, mayom/bikinim nerdeeeee?”
Yeni yıkadım daha balkonu, geldin kirlettin. Dur bekle biraz, atarım mayonu ben yukarıdan.”
Beklersin, bikini gönderilir. Giyinip, evden çıkman 10 dk alır. Deniz sefası başlamıştır artık. Konular ne olursa olsun, yaşın kaç olursa olsun deniz kenarı muhabbetleri benzerdir birbirine hep.



X le Y çıkmaya başlamış, geçen gün kumsalda gördüm ordan geliyordum sarılıyorlardı, ben geçerken toparlandılar.”
Znin babası/annesi bu gece çıkmasına izin vermiyormuş, topluca gidip izin isteyelim.”
“Bak şimdi, sen bilmiyormuş gibi yapacaksın ben P’nin ağzını arayacağım, hoşlanıyorsa bu iş oldu yaşasın
!”
Abi ya, babası zengin tabi motor almış, artık bakmaz bize.”

Bu konuşmalar aşağı yukarı hep aynı olur.
Denizde voleybol oynanır, birbirini ıslatırsın, koşarsın, saçma sapan kumsal yürüyüşlerine çıkarsın maksatı yürüyüş gibi gözüken ama aslında ya güzel yanmak ya da birilerini görmeye gitmek olan.

Ve sonra bir bakarsın 20’li yaşlara demir atmışsın. Stajlar, işler, yaz okulları.. Bulamazsın eskileri.. Herkes farklı tarihte yazlıktadır, sabah kalkıp denize bakma maksatlı ekmek almalar da kardeşine geçmiştir artık. Bisikletiyle koşa koşa terleyerek gelen de O’dur.
Sen, “ Kahvaltı hazır artık in aşağı” ya da “bir kere kahvaltıyı hazırlasana yaa” nağmeleriyle uyanırsın. Kahvaltı sonrası denizin nasıl olduğunu evdeki küçükler sana anlatır zaten, onlar arkadaş turlarını yaparken, sen ayağına gelmiş olan gazeteni okursun, kitabını alırsın eline, üst kata çıkıp müzik dinlersin, telefonuna mesaj gelmiş mi yada birileri aramış mı diye bakarsın.
Sonra denize gidersin, yüzersin, açıklara gidersin, dalarsın dibe.. Ama arkadaşların olsa bile dönem dönem rastlaşırsınız. Ya sen yoksundur, ya da onlar. Hatırlayınca bir kaç sene öncesini gülümsersin. Sırtını dönüp yatarsın havlunun üzerinde, belki eski bir arkadaşın geçer o sırada.

Geceleri de eskiden farklıdır. Eskide gece dışarı çıkmak zaruret gibi bir şeyken, şimdi “ya bizimkiler geldiyse çıkarım”lara dönüşmüş ve farklı bir boyut almıştır. Eskide, gece dışarı çıkmak demek, kumsalda oturararak kaçamak bira içmek, 12de eve geri yetişmek, geç kaldığında saatini geri almak, belki sevgilin varsa ondan zoraki ayrılmakken, şimdi de, “11e kadar bir yerlerde oturalım sonra bir bara geçeriz bakalım nasıl, sevmezsek çıkarız”lar olmuştur artık ve ne saatini geri alırsın, ne de kaçamak biralar içersin, sarhoş olsan gizlemek zorunda kalmazsın, sevgilin varsa zaten bir dolu insan da biliyordur yaşından dolayı ya da sevgilin başka şehirdedir bir nedenle, özlersin.

Aynı kalan tek bir şey vardır..
Annen sen gece eve gelmeden uyumaz.

Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv