sallana sallana ilerliyorum.
İnsan ne yapar türbulansta? Gözlerini kapar, sarsıldığını bilir, ama yine de dış etkenleri engelleyemez. Elindekiler düşer yere bazen, onları toparlamaya çalışırken başını, kolunu vurur... Sarsıntı vuruştan çok acıyı farkettirir. Düşmemeyi diler, düşmemek için en uygun pozisyonu alır, gözlerini kapar bazen de. Gözler kapalı olunca sarsılış sadece bir his olur çıkar.
Uslanmaz bir iyi niyetliysen, uçak çok mutlu olduğundan bulutların üzerinde seke seke gidiyor dersin... Uslanan bir iyi niyetliysen, geçeceğine inanırsın... İkisi de değilsen, sürekli mood swinglere dolanmışsan, yere kaç saniyede çakılacağını, cesedinin kaç parça olacağını, bir mezarının olup olamayacağını düşünürsün. Sonra mood swingin var ya senin, başka bir senaryoya atlarsın ve Ayhan Işık'lı bir Sezercik filmi misali uçağın düştüğünü, herkesin öldüğünü düşündüğünü ama bir süre sonra eve geri dönüşünün -bir ev neresi kargaşasına girmeyeceğim şimdi- ne biçim bir şaşkınlığına yol açacağını hayal eder, kimlerin arkandan çok üzüldüğünü, ne gibi duygular bıraktığını görme hevesinin nasıl da kabardığını farkedersin...Bencilce çiğnersin dişlerinin arasında bu garip senaryoyu...
Türbulans dışta nasılsa, ruhta da öyledir ve aslında benim anlattıklarımın hepsi sadece bir ruh türbulansından ibaretti, yoksa siz başka türlü mü sanmıştınız?..
Benim toz kaldıran gerginliğim
Bir tavsamış karşılıktır
Toz konduran rahatlığına senin.
Metin Altıok
0 comments:
Post a Comment