H.S Finans

Wednesday, October 31, 2007 | |

Saat 11'i 20 geçiyor. Ekimin 30'u, günlerden salı, yıllardan da 2007. Mutluyum. Nedeni yok. Mutluyum işte. Yani büyük ihtimal yarın sabah uyanıp, finans sınavına gitmem gerektiği fikri aklımda yeşerdiği zaman ve bir gece öncesinde -yani şu an olmakta bu- nirvanaya erişmişliğim yüzünden çok da ders çalışmadığımı hatırlayınca, şöyle kocaman bir H.S diyeceğim ama vallahi umrumda değil.
Ne kadar zaman sonra, yurdun önünde tek başıma elimde kahvem ve sigaram, duvarın üzerine tünemişken, kocaman bir kahkaha atmışım... Yetmez mi? Değmez mi bu duygu için ertesi gün bir H.S çekmek? Sanırım dışardan bile farkediliyordu. Öyle ki, yan odadaki çocuk ve diğer odadaki kız beni görünce, "you look relaxed, with a coffee in hand and a cigarrette, and happy" dediler."Bilmem, öyleyim galiba, yarın sınavım var aslında" deyince " Woow" dediler. Yani aslına bakarsanız, sonuçta ben stres olsam da, olmasam da aynı notu alacağım. Stres olursam, unutup daha kötü yapma olasılığım bile var. Eh stresle unutucaklarımla alacağım notu, bu süreyi stres olmadan rahatlayarak ama 1-2 saat ders çalışarak öğrenebileceklerim denklemini yapıp, sıfıra eşitlersek -tanjantı yani- ki biz ekonomide hep maksimasyon için bunu yapıyoruz, denklem kurup sıfıra eşitliyoruz yani, hah işte bak sonuç, aynı notu alacağım. O zaman neden kendimi üzeyim değil mi? Bana da yazık :) Beni tek başıma güldüren şeye gelince.. Annem tabii ki. Onu hatırladım. Ve Buse. Buse'nin evde bir şeye çok gülünce kendini yere atıp, gözlerinden yaş gelmesi geldi aklıma. Sonra annemin halleri... Ailenin tüm kadınların da, hatta tüm fertlerinin bir şekilde deli olması... Mesela teyzemin ben 5. sınıfta anadolu liseleri sınavını kazandığımda, evde uyuyan çocuğunu bırakıp, kısacık geceliğiyle bisiklete atlaması ve herkesi tembihlemesi bana söylememeleri için...Sonra yazlıkta kahvaltı sofrasının toplanış şekli...Bir şey hazırlamak gerekince, herkesin " ay benim birden uykum geldi" geyiği yapması... Çocukların masa başında yer kavgası yapması... Metin'in "TugCe TugCe hadi bir kerecik daha yap" deyip, herkes uyurken attığı kocaman kahkahalar...Rahmetli Anneannem'in kalp krizi geçirdikten sonra hastanede temel reis taklidi yapması...Dedemin ölüm yıldönümlerinden birinde, evde bulunmayan eşarp-başörtüsü türevleri nedeniyle başlarına koymuş oldukları havlular ve annemin teyzesinin üzerine dökülen pis temizlik suyu...Anneannemin evde miyim değil miyim diye fal bakması... Mesela ailede annemin dayıları inanılmaz tatlılardır.. Norveç'ten mezun olduğumda, o zamanki erkek arkadaşımdan ayrıldığımda; karşıma geçip " ah ah e şimdi siz görüşemezsiniz de, sen koş bir bira kap" demeleri ve dalga geçmeleri benimle. Babama ailesindeki erkeklerin kızlarıyla ilişkilerini anlatan annemin, "yapmam ben Gamze, deli misin" diyen babama seneler sonra "haha bak gördün müüü?" deyişi... Ufuk Dayı'nın kızı ilk hastalandığını bunu kutlamalarını kınayan babamın, bundan seneler sonra benimle "baba yanlış almışsın, ben sana üzerinde şu işaret olacaktı demiştim" deyince, "ya kızım, baktım ben, ondan bulamadım" diye tartışmaya girmesi ve annemin "ben sana büyük konuşma demiştim, nabbeeerr" diye dalga geçmesi onunla... Hatta, her olağan ayrı anne-baba hadiselerinde, evden ayrılan babanın genellikle çocuklarıyla konuşmak için çocuklarını aradığında, çocuklarıyla konuşması yerine, bizim babamızın annemle konuşmak istemesi, annem "konuşamam" şimdi derse, "kızım annene onu çok sevdiğimi söyler misin?" demesi bana..."Hiç söyleyemem baba, sonra hadi ordan diye annem, boşuna zılgıt yemeye niyetim yok" deyince, bana güzelce laf arasına sıkıştırmam gerektiğini anlatan bir baba... Babamdan ayrıldıktan sonra, "ammmaan salla dertleri" şarkısıyla temizlik yapan annem.. Sonra MSN'de ilk titreşim göndermeyi başardığındaki mutluluğu ve sonraki yarım saat boyunca bana titreşim yollaması... Geçenlerde stres olmadan, ATM den ilk kez parasını kendi başına çekmesindeki sevincini bana anlatması... Evin içinde Buse,ben ve annem üçlüsünün arada birbirimiz rollerini alıp, öyle davranmamız...Ev içi roleplay i yani... Geçen yılbaşında evde geçiriyoruz yalnız diye şikayet ederken, birden Bodrum ve Kuşadası'na gitmiş olan aile dostlarının üşüyüp geri döndüklerini öğrenmemiz ve dalga geçişimiz... Sonra bizim ailenin en sevdiği diğer bir aktivite, benim Norveç'e ilk gidişimden önceki gün çekilmiş olan videoyu izlemektir. Aklıma onların gelmesi ve daha da gülmem. Ne bileyim bunun gibi şeyler... Hayatımda tanıdığım en cool, en tatlı, en muhteşem kadın kesinlikle anneannemden sonra Annem'dir. Eğer yaşıt olsaydık, eminim onu çok kıskanırdım. Kendisi hiçbir zaman, "gelsin sevgilin, bizde beraber yatın" annesi olmamıştır mesela... Ama hep ne yaptığımı bilir...Hem de ben söylemeden...Bana birisi aşık olursa bile, annem benden daha önce anlar, bana söyler, ben " Aman anne yaaa" tepkisini veririm. Sonra hep haklı çıkar.. Hep bilir..Ben bilmeden....Ayrıca eklemem gerekli ki, hiç bilinmedik deyim ve kelime gruplarını en güzel kullanan da annemdir. Eğer sevdiyse sizi, kahkahalara boğar. Ben, 16 yaşında tek başına yurt dışına okumaya gitme hakkı kazanmış, güzel okullarda burslu okumuş, tipi de fena olmayan biri olduğum için filan şanslıymışım gibi görünse de, öyle değil. Ben, böyle bir annem olduğu için şanslıyım.. Benim en büyük şansım o.
Hani Demdem'in okul tuvaletinde yaptığı Banu Alkan dansı taklidi, Ayça'yla Peter Pan ve Pitır Pen arasında fark olduğunu düşünmemiz, bizim evde içişimiz ve gece yarısı aramızda ayık olan tek Ayça olduğundan onu bakkala gönderme çabalarımız ve bizi canilikle suçlaması :), buzluğa koy dediğim biralarla birlikte hızını alamayıp tuvalet kağıtlarını da buzdolabına koyduğu gün...Benim ABD'ye ilk geldiğim günlerde MSN'den yaptığımız mantıklı sevişme geyiği...Demdem'in lise 2 yazındaki 1dk lık uykuları...Kabus gören annem ve onu sakinleştiren babamın sesinin dışarıdan geldiğini sanıp, bir cinayet olayı olduğunu düşünüp panik yaratması... Ama tek mutlu eden bunlar mıydı bugün? Hayır... Bunlar ve artı koalam. Onun düşüncesi...
İyi ki varsınız... Yemişim finansını yani... Odaya çıkınca yatağın üzerinde çiftetelli figürleri yaptığımı da itiraf etmeli miydim ki? :)
Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv