Sunday, March 16, 2008 | |

2 senedir her Martta bu olmaya başladı. İç seslerin artışı, ruh halindeki deliliğe yönelmeler, anlamsız sözcüklerin sürekli çatışır bir biçimde tartışmaya bürünmesi değişik kimliklerde.
Uyutmuyorlar.
Nefes al derin, 10'a kadar say,
susacaklar.
Hayır, olmuyor.

Susam sokağında vampir miydi o piyano çalan kahraman, o böyle beste yapmaya çalışır, hep bir yerinde takılır, piyanonu tuşlarına "olmuyor olmuyor olmuyor" diyerek vururdu. Çıkan ses, "olmuyor olmuyo güm" gibi bir şeydi. "Güm" kafasını sinirden piyanoya çarpmasın sesi.

Bugün cumartesiydi, bitti şimdi ya, hala uyumadığıma göre cumartesi sayılabilir. Kendimi şaşırtacak kadar üretken davranışlar. 2 sunu hazırlama, 3-4 sayfa çeviri... Bir yandan çalışıyorum, bir yandan içimden bir şey, "hayrola neyin var, iyi misin, tembelsindir sen" diyor. Bir diğeri çıkıp; "hayatını harcıyorsun bak bu aptal şeylerle uğraşarak, ne öğreniyorsun sen şimdi allahaşkına bu sunuda" diyor. Beriki; "ya karışmayın kıza, kırk yılda bir çalışacak, germeyin." Teşekkür ediyorum bu sonuncusuna sonra; ama aklım ikincisinde kalıyor. O vakit, ver elini ücretsiz gönüllü projeler ve ngo siteleri araştırmaları.
2 bardak kahve, kola, sıcak çikolata... su ısıt, su soğusun, tekrar ısıt. tekerrür ve de tekerrür.
Haberleri aç ve kapa.. Akp kapatılacakmış, Mhp'li amcanın biri "parti kapatılmamalı, yanlış bu, ama dtp kapatılsın o ayrı" diyor... "Tabii tabii" diyen bir ifade takın. Hah bir de yaptığım araştırmalara göre; bizim basınımızda konuşma özgürlüğü ABD'ninkinden daha fazlaymış. Türkiye 101., ABD 111. ydi galiba. 10 fark. İki resim arasındaki 10 farkı bulduk mu? Yok...
Ayrıca şu siteye de bi göz atın, sesi kesilmeye çalışılmış gazeteci ve blogçuları online olarak destekleyebiliyoruz. Slogan filan seçiyorsun, sınır tanımayan gazeteciler örgütünün internet sansürlerine karşı internetten tepkisi. Geçen gün guncel.net 'te okumuştum, bir uykusuzluk saatinde. Çin'deki Tiananmen Square'de, Burma'da, Kuba'da ve Kuzey Kore'de internet adamlarım var, slogan taşıyorlar. 21,843 kişi olmuş 3 günde ayrıca.

Yine susam sokağı kahramanı piyanist şantör düşüncesi. Şantör değildi o ama, olsun. Birden gözümün önünde susam sokağında rol alan, olmuyor olmuyor güm sesi çıkaran bir Ferdi Özbeğen belirdi. Hah hah. Sevimli olabilirdi aslına bakarsan.

Ne diyorum ben allasen? Bir şey dediğim yok, öööle konuşuyorum sadece, beynimi boşaltıyormuşum gibi oluyor. Bir şey farkettim yalnız, konsantre olmuş,pür dikkat bir şey yaparken; içimdeki sesler sessiz oluyor biraz daha. "Şşşt, bak çalışıyor" laşıyorlar aralarında, o kadar da çok atışmıyorlar, en azından sıkılıncaya kadar. Sonra bir tanesi bi kahkaha atıveriyor, bir çığlık bir bağırış, şikayet, tezahürat filan..Neyse ki toparlanıyorlar 10 dakika sonra, iyi bir şey. Bu arada "pür" ne? Pürmek istemiyorum da kötü bir şeyse.

Pazar olduğunu kabullenme vakti. Sıkıldım burdan, kozaya benzettim bugün su ısıtırken. Şikayet bile çok etmedim birkaç gündür, endişelenmeye başlıyorum. Pazar oldu.. Pazarı farklı kılacak bir şey olmayınca, pazar olmasının önemi yok gerçi. Haber sitelerinde okunacak daha geniş yelpaze bulunuyor ama, o hoş.
Bu yazıyı yazıncaya kadar, koro halinde konuştu hepsi, andımızı okur gibi. Düşününce andımız filan sinir bozuyor, en iyisi düşünmemek. İyi ki çocukken düşünmüyormuşum bu kadar; müdüre çıkıp bilmiş bilmiş "neden o okuyor hep şiiri özel günlerde, babası burda öğretmen diye mi, illa ki öğretmen çocuğu mu olmak gerekiyor okuyabilmek için" demiş bir bücürdüm çünkü. Çıkıp bunun hakkında da bir şey derdim, sonra ilkokuldan emekli ederlerdi.

Neydi, ferdi özbeğen ustadan gelsin. 80lerde susam sokağında çekilmiş, romantik bir kliple eşlik ediyor size. "Olmuyor olmuyor, güm. "

İyi pazarlar :)
Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv