Baloncuk

Friday, April 25, 2008 | |

Çocukken ağlarken burnun tıkanınca, burnundan ve ağlayış sümüklerinden baloncuk yapabiliyor insan, büyüyüş ağlayışlarında hiç bu baloncuklar oluşmuyor. En azından etrafımdaki 7-8 yaş üzeri hiç kimse ağlarken farkında olmadan baloncuklar yapamıyor burnundan. Zaten büyüyünce "balon" kavramı yavaşça silikleşmeye başlıyor. Uçan balon eskisi kadar mutlu etmiyor, aslında edeceğini düşünmediğinden bu, şu gün bana uçan balon getirsin boynuna yapışırım. Ama işte uçan balon görünce "uçan balon alalım" falan diye tutturmuyoruz, almazsa istediğimiz kişi somurtmuyoruz, balon yani e nihayetinde, çok istiyorsan alırsın kendine. Ne yazık ki, balonlar başkaları alınca güzel oluyor, sonra o uçan balon hep elinden kaçar, böyle durup kafa gökyüzüne dikilmiş; anlamsız şekilde bakardık mesela. Diğer balonları da ben hiç şişiremezdim, babama götürürdüm, 3-5 tane şişirirdi, sonra "balon yere değmeyecek" diye bir oyun oynardık. Değsin yani, ne var? Ama o büyük düşüncesi işte. Değmemeli balon yere, sen ayak-kol uzanacaksın balona. Voleybol takımına girdikten sonra, balonla ilişkim biraz bozulmuştu aslında, fazla hafif geliyordu, hırsımı alamıyordum, çok sert vurunca da patlıyordu zaten. Evin içinde balon yerine voleybol topuyla oynamaya başlamıştım ki, bu odamdaki duvarın boyasının dökülmesinin naçizane sebebidir. Balon deyince, burundan çıkan çocuk ağlaması baloncuklarına benzeyen şeyler de çıktı ve onları çok sevdim. Hani içine bulaşık deterjanı koyuyorsun ve üflüyorsun. Onlardan. Ne garip ki onlardan da kimseye "alsana alsana" diye tutturmuyoruz. Küçükken de "alsana alsana" diye tutturan biri olmamıştım ben gerçi ama "alabilir miyiz, pek sevdim de" çocuğuydum. 3 yaşında bile. Şimdi o baloncuk yapan şeylerden de getirse, yine boynuna yapışır kucağına atlar öper öperim. -Belki de bunları yapmak için bahane arıyordumdur, bilmiyorum, büyük ihtimal öyledir hatta ama şimdi balon da güzel bir şey hani. Mutluluk ve "aklımda artık başka hiçbir şey yok" simgesi gibi verilen kişiye, sadece "sen ve balon".- Bazen uçan balon olmak istediğimi düşünüyorum mesela, sonra vazgeçiyorum yada aklımın bir köşesine sonraki zaman için koyuyorum. Kızmayacağını bilsem, bulunduğu yere 5 uçan balon yollardım, belki kendim götürürdüm. İçimden yolladım bugün ama. Hatta az önce. İnsan büyüyünce burnundan baloncuklar çıkmıyor ağlarken, burnu tıkansa bile hem de. Belki de büyüdüğünde artık ağlama sebeplerinden hiçbirinin "balon" olmamasındandır. Ağlıyorsun, sabah sabah bile olsa, sonra gözyaşlarınla burnundan akan sular karışıyor, tadlarını ayırt bile edemediğinde de dinip kalıyorsun. Pink Martini dışında istediğim kimse de "aspettami" demiyor. Yüzüne bakıp "bana uçan balon alır mısın? Pek güzelmiş" bakışı atmak istiyorum. Aptalım sanırım.
*Fotoğraf alıntıdır burdan.
Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv