Racoons and river otters and gooses and goosebumps

Friday, December 12, 2008 | |

Okulumun demirbaşı haline gelmiş sevgili kuğular ve kazlar,

Sizleri seviyorum. 

Özellikle de gece yanınızdan geçerken kafanızı gıdı-boyun-göğüs arası bir yere gömüp, kendinizi ısıtışlarınız beni cezbediyor. Bana saldırmayacağınızı bilsem, gelip o kafanızı gömdüğünüz yerden sizi öper, sonra da kendi kafamı da yerleştirirdim birkaç dakikalığına. Ama ne zaman yanınızdan geçsem, eğer uyanırsanız; "işin mi yok kızım, git uyu" der gibi bakıyorsunuz. Başka bir arkadaşıma da saldırmış olduğunuzu bildiğimden, kendimi ağırdan satıyorum size karşı biraz. Aslında siz de haklısınız... Bu aptal "homosapiens"lerle uğraşmayı niye isteyesiniz ki? Gün gelir iyi davranırken, soslu bir masa süsü olmayacağınızın garantisini bile vermezler. - Hatta vermek de istemezler- Bir canlı olarak insanlar 101. Sanmıyorum ki, bir rakun gelsin de sizi önce besleyip, sonra soya, tatlı-ekşi, ballı hardallı soslu servis etsin yada etmeyi hayal etsin.
Rakun demişken; bu hafta rakun da gördüm. Rakun'un türkçesinin "rakun" olduğu konusunda hala bir tatminsizlik yaşıyorum ama bunun şimdi sırası değil. Çok kocamandı. İlk senemden beri gördüğüm 5. yada 6. rakundu sanırım kendisi. Sincap gibi hemen koşarak kaçıyorlar.
Sincaplar candır. Sokak kedisi kıvamındalar burada. "Bir ağaçta kuştan çok sincap görme ihtimaliniz ise daha ağır basabilir" diyerek de güzel bir iddia koyuyorum ortaya. En azından ben daha çok sincap görüyorum kuştan. 

"İnsan görmek istediği şeyi görür" deyip, yıllar önce okuduğum Murathan Mungan'ın 3 Aynalı Kırk Oda isimli kitabının 2. hikayesinden alıntı yaparak, "saklanmanın en iyi yolu sürekli göz önünde olmaktır. Kasiyer kızı herkes görür, kimse farketmez" gibi bir örnek vererek de sinirimi bozmayınız lütfen. Marjinal davranışlar sergiliyor zaten kendisi şu aralar, böyle bir gerginliğe ihtiyacımız yok, değil mi? 
Cevabınızı duydum. Teşekkür ederim. Bence de.
Lafı hafif dolandırdım ama bence iyi bağlayacağım. Öz olarak, sincaplar gerçekten kuşlardan daha çok karşıma çıkıyor. Kuş arıyorum göreyim diye mesela ama hep sincap atlıyor, bir an ürksem de boş bulunup; "oh hi, what's up buddy" leşiyoruz artık sincaplarla. Öyle bir samimiyet noktasına geldik anlayacağınız.

Okulumuzun diğer hayvanları arasında, 2 tane kedi de var. Tüm okul tanıyordur büyük ihtimal. Hepi topu biri sarı, biri siyah-beyaz 2 kediyi de farkedemiyorlarsa, gidip kuğuların yanında başlarını gömsünler zaten gıdılarına. Böcek ve kelebekleri saymadığımıza göre, az önce görmüş olduğum tavşan da hoş bir anı sayılabilir, değil mi?
Kendi kendime "aaa tavşan" deyivermişim. Ama sonra türkçe dediğimi farkedip, "are you a rabbit?" diye sordum ona. Biraz kesti beni, sonra uğraşmadı, arkasını dönüp sekerek uzaklaştı çalıların arkasına. 

2 hafta önce okulda olmasa da, susamuru ve deniz aslanı gördüm. Su samurları sandığımdan çok daha "deli dolu"larmış. Deniz aslanı ise yalnızdı... Acaba canı sıkılıyor mudur?



Share/Bookmark

2 comments:

dide said...

böyle bir okula da can kurbandır o zaman.

demet said...

guzel okulum benim o zaman:D
yemek diye surekli masanın etrafında dolasarak sana yemegini yedirtmeyen besili KEDİLERİ,
kampusun ormanlık alanlarından okula dalmış olan her an saldırır mı bana acaba diye baktıgın(ki saldırdıkları da cok oluyor) KÖPEKLERİ,
boklu derecigimizdeki KURBAGLARI,
her bir de kısın gecenin bir vakti dısarılardaysan karsına cıkan TİLKİLERİ var:S

Related Posts with Thumbnails

Arşiv