Git, kal, dön, alış

Saturday, May 9, 2009 | |


İnatla buradan ayrılacak ve mezun olacak olmama dair bir yazı yazmayı erteliyorum, sürekli kafamda aynı düşünceler gidip gelse de. Sayılı gün kalmış olmasına rağmen, hala sadece kafama estiğinde şöyle bir eşya toplayıp, sonra sanki hiç gitmeyecekmişim gibi aynı şekilde koltuk görevi de gören yatağıma geri atıyorum kendimi. Dip not olarak ve aslında ruh halimle ilgili inanılmaz fazla ipucu veren laptobumu yatağa taşıma hareketi de uzun bir dönemden sonra yeniden başladı hatta. Evet, ben buraya geldiğim ilk dönemden beri, ki bu blog dünyasına girmemle yaşıttır, bir gün mezun olup buradan kurtulacağım günü bekliyorum. Ama hayır, şimdi bu zaman kapıma vurunca hokus pokus olmasını beklediğim hiçbir şeye dair açık bir görüntü bulamıyorum. Öyle ki, her sene sonunda kocaman plastik torbaya tıkıştırdığım ve şüphesiz en az benim kadar ben kokan, hatta ve hatta büyük ihtimal rüyalarıma tanıklık etmişliği yüzünden beni benden daha iyi hissedebilen, yorgan-yastık-battaniye sarmalımı (evet, eşyaların bir şeyler hissedebildiği gibi düşüncelere kapıldığım zannedilenden çok daha fazla olur) artık bir sene sonra için depolamayacak olmam, içimde garip bir hüzün-boşluk sarmalına dönüşüyor. Aynı zamanda, o sarmalı bir sonraki sene için depolamayacak olmam, onların hala her zamanki hallerinde durmalarında bir sakınca olmadığını gösterdiğinden, hem tekrar dönecekmişim hissini, hem de eğer tekrar döneceksem 'o zaman niye o sarmalı hala kocaman plastik torbaya sıkıştırmadım?' sorusunu sağdan ve soldan cereyan ettiriyor; bu cereyanda kalıp, üşütüp hasta oluyorum. Eşyalarımı toplamaktan hoşlanmıyorum; bırakacağım her eşyayı bırakmanın onları 22.5 yaşıma hapsetmek olacağını bilmek ise sinirimi bozuyor.
Mesela son 7 senedir benimle olan ve artık bir tübü daha kırılmış olan renkli kum saatimin yola dayanamayacağını bilmek, 4 senedir bana bir kez bile hayır demeden fokurdaya fokurdaya su kaynatan ve burda bile anılmış olan kettle'ımın eskimiş olduğunu, prizinin bile uymayacağını farketmek, 6 sene önce bana "hoşçakal" deme gecesinden ve içinde 7 yaşımda gittiğim bir doğumgününden fotoğrafla hediye edilen -içindeki fotoğraflar zaman zaman değişse de hiç boş kalmayan ve çalışma masamın en görünen kısmında yer alan- çerçevemin artık daha da yıprandığını görmek ve bu tip bir sürü eşyamı "bırakılacak" ya da "verilecek"ler grubuna dahil etmek içimdeki 'geri dönüş' mü, 'başka bir gidiş' mi sorusunu aklıma daha çok getirip; electrical sheep'in bilgisayarı yorduğundan fazla yoruyor beynimi. 

Git, kal, dön, alış, bırak, unut, yanında götür, yer ayır, kaybet, bul, şaşır, karar ver, kalk, git, yine gel, geri dön, yine gel, yeni ol...ve bunları yaparken her seferinde eşya ayır, eşya al, eşya at, eşya topla...

Share/Bookmark

1 comments:

monochromatic said...

Alışmalı kelimelerin buna,hiç dublör kullanmadan.)

Related Posts with Thumbnails

Arşiv