It's nothing personal

Tuesday, October 13, 2009 | |


Gözlerim yanıyor, bademciklerim kızarık, başım ağrıyor, burnum akıyor, başımı kaldırmayı daha önceden istemezken, şimdi mümkünse yatay bi düzleme yapışık kalmasını temenni ediyorum. Domuz gribine kapılmış ve ölebilecek olabilir miyim acaba, diye düşünüyorum. Ölürsem bu aralar, hiç üzülmezmişim gibi geliyor ve hayatımı bu sıkıntı bombasına dönüştüren herkesin,-sıkıntı dediysem 'aman tanrım yoksa bugün evde oturmak zorunda mı kalacağım?' şımarıklığı sanılmasın- en azından cenaze töreni sonuna kadar suçlu hissedeceğini düşünüp anlık ve histerik içsel gülümsemelere gark oluyorum. Ya da onlar bana gark oluyor, bilmiyorum. Etlerim testereyle yavaş yavaş kesiliyormuş da, 'kısa kes abi' diyormuşum gibi geliyor. İçten içten saçmalıyorum, ardından senelerdir içsel içsel sinirlenmelerimin artık dış dünyaya açıldığını, her şeyi yıkmak istediğimi düşünüyorum. Haberleri okudukça yok etme isteğim daha da arttığından, kendimi bir kitle imha silahına dönüştürmekten korkuyorum. Sevişmekten korkup, savaşmayı tabiat ananın işi sananlara bela okuyorum. Ardından her bela okuyuşumda, annemin 'bela dönüp dolaşıp okuyanı bulur' sözünü hatırlayıp, beni bundan sonraki günlerde dönüp dolaşıp bulabilecek belaların fantazisini kuruyorum. Ah evet, Blower's daughterın nefretini söylemesinden çekinmesine inat; herkesten nefret ediyorum.

Share/Bookmark

0 comments:

Related Posts with Thumbnails

Arşiv