Bahar geliyormuş, gelmesin!

Sunday, February 21, 2010 | |

Şarkıyı açın, öyle okuyun. http://fizy.com/s/1dll1x

Havanın güzelleşmesinden rahatsızım. Epeyce. Baharın kapıda olmasından, bu haftaki gitgelleri sayesinde birden beklenmedik şekilde çöreklenen güneşli halinden, Şubat ayının bitiyor olduğunu hatırlatmasından, zamanın bu hızlı akışına alet olmasından da. Dursun birazcık yahu, daha Şubat bitmedi, daha Mart gelmedi. Hem Mart gelecek ve kazma kürek yaktıracak, "ah ah kış geri mi geliyor yoksa, ne bu soğuklar?" diye endişeleneceğiz. Yani ben endişelenmeyeceğim de, genellikle güneşli dengesiz havayı geri istersiniz, bilirim.

Oysa ki, kışı ve sonbaharı sevenlerdenim ben. Hatta hep sonbahar kalsa, hiçbir yetkili merciiye çıkışmam, 'yaz gelsin yaz gelsin' diye tutturmam, az uslu ve az yaramaz sonbahar hiç bitmesin ister dururum. Ruh halimden midir kış ve güz sevgim, tam emin değilim, ama kış-güzün sarmalayışı, yok başka mevsimde, bunu farkettim. Surat asıklığı ve hırçınlık bile o kadar tepki almaz çünkü hava soğukken; "havalardan" olabilme lüksü vardır, "hava baskılı, insanın içini iyice karartıyor"dur. Bir de teselli edilirsiniz güzelce; "bak geçecek, bahar gelecek, yaz gelecek, günler uzayacak; amaaan nerden çıktı ki şimdi bu yağmur?" Bilmezler tabii, istemem ben bahar gelsin, istemem yaz gelsin, hava sıcak olsun, -tamam, denize aşkım başka ama yaz gelmesin işte. Deniz sevgim, delinin suyu görünce sakinleşmesinden kaynaklanması büyük olasılık.- herkes yapış yapış, "ah canım, nasıl geçti senen" leşsin.

Bir zamanlar ben de yazı daha çok sever, mart ve nisan gelsin, sonra haziran olsun, okullar kapansın diye dört gözle beklerdim. O zamanlar yazlık kışlık çıkarma ve kaldırma diye bir şey de vardı hem; artık ingiliz modasını takip ettiğimizden, hurçlara kaldırmıyoruz kıyafetleri, ayırmıyoruz. Zamanın geçmesini parmaklarımla saydığım, takvim üzerine çentikler attığım zaman bile vardı; şimdi kendime söylemesi bile hayrete düşürebiliyor beni, "öyleydi di mi sahi?" gibisinden düşük bir cümle kurduruyor. Severdim yani koştura koştura yazın gelmesini, üzerimdekileri yavaş yavaş atarak, havanın sıcaklaştığını hissetmeyi. Hele bir de küçükken tedavi gördüğümden tüm sene iğne oluyordum ama haziranda bırakıyorduk. Böylece haziranda boş külah, temmuz ve ağustosta da dondurma yiyebiliyordum. Nasıl bir mutluluk 7 yaşındaki bir çocuk için! Sonra sevmeyi bırakıverdim baharı ve yazı. Zor oldu tabii; durun anlatayım.

Önceleri içime çöken "hadi bitsin bu yaz artık, geçsin gitsin, dönelim sonbahara" duygusunu çok yadırgadım. Ama o yaz hayatımda ilk kez, insanın hayatında babası yerinde koyduğu birinin, hani o hep senin iyiliğini düşüneceğini, arka çıkacağını düşündüğün türden bir insanın, aslında tek derdinin yaptırımlar uygulamak olabileceği gerçeğiyle yüz yüze geldim. Yaptığım her hareket battı, her isyanım 'terbiyesizlik' adledilip; hayallerimin hepsi, -o günlerde yeni öğreniyordum düşüncelerini- "çöp" ilan edildi. Ardından kendi isteğimi ertelemek de beş para etmedi ve yine "sen bu kafayla..." oldum. Ha sonra da ne mi oldu? Hafakanları gitti, "ah, bunalımdaymış heralde" denildi arkamdan. Zoraki bir yaz dayatmasına maruz kalıp, yazdan uzaklaşmaya başladım.

Bir sonraki bahar, baharın kokusunu duyunca içimde beliren mutluluğu önleyemedim. Ama "şşş, zaman geçiyor, geç kalıyorsun ya da bir şey olmuyor. Kendine gel, yaz geliyor, her şey düğüm yine,bir arpa boyu yol almamışsın" dedim kendi kendime. Zamanın geçmesinden bir cacık olmadığını, 20 yaş kafamla öğreniverdim ve bu öğrendiğim şey de yenilir yutulur bir şey değildi hani. Sindirimi zor bu şey, suratımı astırıyordu ve yazın surat asınca da herkes daha fazla şaşırıyordu kışın aksine. Kışın mutsuz olabilir, ölüp bitebilirsin, amma velakin yazın gülmek zorundasın ciğerim! Buyrun bir hazımsızlık daha.

2 ay bitti neredeyse 2010'dan ve 2010'un da, en az dedesi 2009 kadar s.kt.rib.ktan çıktığını düşünmeye başladım. Az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim mizanseni: Dünya yuvarlaktır ve siz dere tepe düz giderseniz, olduğunuz yere geri dönersiniz. An itibariyle, havaların bile kafası karışık işte, şahitsiniz! -Hatalıysam arayın (!) - Hava karışık, zaman üç ileri koşup, 1 geri zıplıyor; sonra çöküp oturuyor, sürüyorsunuz yerde etlerini lime lime etmek isteyerek. Yok, siz istemeyince dağları taşları aşan zaman, isteyince kılını bile kıpırdatmıyor. Ve herkes herkese 'zaman her şeyi çözer' martavalını sayıyor. Zaman zibidisinin zerre kadar umrundaymışız gibi, önemsiyoruz kendimizi de, onu da. İyice şımarıyor ve bir bakıyorsunuz, seller akar, dolular düşerken, baharlaşıveriyor aniden.

İşte bu yüzden, gelmesin bahar! Zamanla bu kadar anlaşamazken; yine onun garip marifeti sonucu kapıyı çalan baharı nasıl sevebilir, nasıl canı gönülden karşılayabilirim ki? Hem de çok ağır çok zor, çok karlı havalar yaşamışken hemen öncesinde, ben baharı dört gözle nasıl beklerim?

Ve evet sesleniyorum: Böyle b.ktan gelip geçeceksen büyüklerin gibi, gelme bahar, geçme zaman. İstemiyorum!

Share/Bookmark

9 comments:

şenay izne ayrildi said...

bahar neyse de, yaz yaaa, yaz gelmesin. yazı düşündükçe içim kararıyor.

Tugc said...

İlelebet martta kalabiliriz ama nisan mayıs ötesine gitmese ya, ne iyi olur.

LLuvia said...

"Kışın mutsuz olabilir, ölüp bitebilirsin, amma velakin yazın gülmek zorundasın ciğerim!" bu cümleyi bekliyordum ben de :)

Birkaç sene önce farkettim ki çok dışarı meraklısı biri değilim artık çıkıp gezeyim delisi değilim. Ama yaz gelince evde oturmak bir ayıp. Bunu farkettiğimden beridir kışı veya soğuk havaları daha çok seviyorum. Kasmadan hayatı yaşamak ne hoş... Başını göğe dikip dünyanın akışını izlemek ne zevkli diyorum.
Hem yaz gelince yine saçmalamalar dizisi başlar bende aman gelmesin.

Tugc said...

Bahar-Yaz gelmesin kampanyası başlatabiliriz sanırım. Sayımız pek de az olmamalı :)

LLuvia said...

Anket hazırlamak lazım şöyle mart ortası :) sonra duaya çıkarız yazın yerini ikinci bir kış alsın diye :)

Tugc said...

Tabii tabii. Mart ortası anket dağıtmalıyız, ardından bi toplantı ve genel kongre, miting ve protestolar şeklinde devam eden bir süreç bizi bekliyor.
Bari 1 ay yazda anlaşsak diyeceğim ama bahar da uzamamalı. Oldukça tehlikeli bi mevsim. Çok endişeliyim bu konuda.

LLuvia said...

Baharlar güzel ya ben idare edebiliyorum. Hangi mevsim hiç bitmesin diye anket açtım ben blogda yayalım bunu :) sonra yandaşlarla kongrelere başlarız.

Tugc said...

O zaman ben de sıradaki mevsim hangisi olsun, hangi mevsim gelmesin hiç anketleri açayım. Örgütlü çalışmamız gerek, yoksa batar proje :)

LLuvia said...

Tamam sonuçları karşılaştırıp ona göre hükümete mi artık tanrıya mı birine dilekçe yazarız, artık elimizden geleni yapalım da yine yaz gelecek mecbursunuz derlerse denedik deriz :)

Related Posts with Thumbnails

Arşiv